Tarihte Ilgın
Ilgın |
Ilgın Hac (Hicaz) Yolu Güzergahında
Osmanlı devrinde hac deyince akla, hemen bu üç aylık yorucu ve uzun seyahat gelir; yorucu ve zahmetli fakat rahmete vesile bir seyahat. Hac farizasının ifasıyla dönüş yolu da hesaba katıldığı takdirde memleketten, es dosttan dokuz-on aylık bir ayrılığa mukabil hakikî dost ve sevgiliyle vuslat demekti.
Tarih boyunca hacca giden müminler, kara yolu olmak üzere yedi yoldan mukaddes topraklara ulaşırlardı. Bu yedi yol; Şam'dan, Mısır'dan, Aden'den, Amman'dan, Lahsa'dan, Basra'dan ve Bağdat'tan Mekke'ye giden yollardı. Osmanlı zamanında ise bu yedi yoldan birinci derecede ehemmiyet verilen iki tanesi -devlet kontrolünde olarak- kullanılıyordu. Bunlar Sam ve Kahire yollarıydı. Ilgın Şam Yolu güzergahında kaplıcaları, kervansarayı ve hanları ile önemli bir durak konumunda yer alıyordu.
Şam Yolu
Anadolu ve Rumeli'den hacca gidecek Müslümanlar, bulundukları yerlerden hareket ederek Mahmil-i Şerif ve Surre Alayının da içinde bulunduğu kâfilenin yola çıkışına kadar Şam'da toplanmış olurlardı. Şam yolunu kullanacak hacı adayları, Anadolu'nun "sağ kol" denilen yolunu kullanırlardı. Bu sebeple bu yola "hac yolu" da denilmekteydi. Bu yol, İstanbul Üsküdar Gebze Eskişehir Ilgın Konya Adana Halep güzergâhını kullanarak Şam'a ulaşırdı.
Hac kafilesinin ve Surre Alayı'nın emniyet içerisinde seyahat edebilmesi için yolüzerinde bulunan beylerbeyi, sancakbeyi, kadı, mütesellim ve yeniçeri serdarı gibi yüksek rütbeliler vazifelendirilmekteydi. Ayrıca, günlerce süren yolculukta hacıların iaşe ve ibatelerinin sağlanması için muazzam bir menzil teşkilatı vücuda getirilmişti. Hacıların ihtiyaçlarını giderebilmeleri, alış-veriş yapabilmeleri için çeşitli kaza, kasaba ve büyük köyler olmak üzere yerleşim yerleri tesbit ediliyordu.
Kaynaklar:
Dünya Bülteni
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları