31 Mart 2013 Pazar

Ilgın Yukarı Çiğil Gükkü Pınarı

Ilgın Yukarı Çiğil Gükkü Pınarı
Ilgın ve çevresi genel bilgiler:
Ilgın Yukarı Çiğil Beldesi doğal güzellikleri ile dikkati çekiyor. Yemyeşil dağlarıyla çok güzel bir coğrafyaya sahip olan Yukarı Çiğil Gükkü Pınarı tam bir şifa kaynağı olduğu halk arasında bilinmektedir. Gükkü mesire ve piknik alanı çevresi yeşilin hakim olduğu mükemmel bir piknik, dinlence ve şifa arayanlar için umut olmaya devam ediyor. Gükkü suyunun böbrek hastalarına iyi geldiği, böbrek taşı, ve kumu için tedavi edici olduğu tecrube edenler tarafından iddia ediliyor. Konya ve çevresinden yaz aylarında bölgeye ilgi hayli artmaktadır.
Yukarı Çiğil Gükkü Pınar şenlikleri vasıtası ile bölge halkı ve Çiğilliler coşkulu binler bir araya gelerek doğa ile iç içe bir ortamda güzel bir gün geçirmekteler.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın Çavuşçugöl Açık Ilıca

Ilgın Çavuşçugöl Beldesi

Ilgın Çavuşçugöl Açık Ilıca
Ilgın ve çevresi genel bilgiler:
Çavuşçugöl Beldesi, Ilgın'ın 17 km kuzeyinde, Ilgın gölü kenarında Tombaktepe, Kızılbayır, Aldıvermezler ve Gavurdağı arasında düz, verimli bir arazi üzerinde kurulmuş bir kasabamızdır. Bozulmamış flora ve faunasıyla çok güzel bir bitki örtüsüne sahiptir. Aynı adı taşıyan Çavuşçu gölü hem doğal bir güzellik hemde çok önemli bir sulak alan konumundadır. Açık Ilıca ve Molla Osman yaylası belde sınırlarındadır. Ilgın kaplıcalarındaki suya benzer halk tarafından da "Açık Ilıca" olarak adlandırılan sıcak su kaynağı (büyük ve küçük ılıca suyu olarak ikiye ayrılır) sazlıklar arasından Çavuşçu Gölü'ne dökülmektedir. Ilıca'nın su sıcaklığı 30 °C, debisi ise 10,5 lt/sn.dir. Chput adındaki Avrupalı tarihçinin eserinde Ilgın kaplıcası ile Açık ılıca suyunun aynı membaya tabii olduğu, ayrıca Çavuşçu Gölü’nün içindeki ada da aynı suyun mevcut olduğu kayıtlıdır.
Açık Ilıca, kudretten ısınmış yani kendinden sıcak tamamen doğal olarak çıkarak göle dökülen paha biçilmez bir kaynak konumundadır. Bu doğal güzelliğin değerlendirilmesi konusunda çalışma yapılmasına ihtiyaç vardır.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın Balkı Ağılönü

Ilgın Balkı Beldesi
Ilgın Balkı Beldesi Ağılönü
Ilgın ve çevresi genel bilgiler:
Ilgın ve çevresi genel bilgiler:
Balkı bedesinin en önemli doğal güzelliklerinden olan Ağılönü mevki dört mevsim yemyeşil çam ağaçları güzelliğe güzellik katıyor. Ilgın çevresindeki doğal güzelliğini korumayı başarmış ve günümüze kadar ulaşmış Balkı beldesinde her yıl Balkı Ağılönü Tönge şenlikleri yapılmaktadır. Balkılıların ve Konya'da faaliyet gösteren Balkı Tanıtım ve Yardımlaşma Derneği tarafından düzenen büyük buluşmaya binlerce kişi katılarak bu kadim beldemizde hem sıla-i rahim yapmakta hemde doğayla iç içe bir gün geçirmektedir.
Balkı'nın doğal güzelliklerini koruyarak gelecek kuşaklara aktarılması bölge açısından büyük bir kazanım olacaktır.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

30 Mart 2013 Cumartesi

Ilgın Çiğil Kumdöken Suyu

Ilgın Çiğil Kumdöken Suyu ve Mesre Alanı
Ilgın Çiğil Kumdöken Suyu

Ilgın ve çevresi genel bilgiler:
Aşağı Çiğil Beldesindeki şifa kaynağı Kumdöken halk arasındaki adı ile Üzüm çubuğu bölgenin en önemli içmelerinden birisi konumundadır. Her yıl Çiğil Kumdöken Şenlikleri ile binlerin akın ettiği şifa kaynağı mükemmel doğa güzelliği ile görenliği kendisine hayran bırakmaktadır. Ilgın merkeze 30 Km mesafede olan Çiğil beldesi sınırları içerisinde olan Kumdöken kaynak suyundan Başta Konya olmak üzere çevre il ve ilçelerden gelerek bu şifa kaynağı sudan alarak istifade etmektedir.
Konya merkeze 30 Km mesafede ve ormanlık bir alan içerisinde olan bölge piknik yapma, yürüş yapmak ve doğa ile iç içe olarak güzel bir gün geçirmek isteyen tercihleri arasındadır.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

28 Mart 2013 Perşembe

Tarihi Ilgın Evleri


Tarihi Ilgın Evleri
Ilgın ve çevresi genel bilgiler:

Tarihi dokunun en önemli sosyal dokusunu teşkil eden sivil mimari örneği olan Ilgın tarihi evleri, geçmişten günümüze Ilgın'ın kültürel mirası konumundadır. Ilgın belediye meclisi tarafından alınan iyileştirme kararı ile daha güzel bir çevre ve düzenleme ile gelecek kuşaklara aktarılacaktır.
Tarihi Ilgın Evleri geçmişe tanıklığı ve günümüz mimari estetiği ile Ilgın için önemli bir kültürel alan teşkil etmektedir.

Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

26 Mart 2013 Salı

Ilgın Argıthanı Kesik Köprü

Ilgın Argıthanı Kesik Köprü

Ilgın ve çevresi genel bilgiler:
Ilgın civarında tarihi açıdan önemli köprülerden birisi konumundaki Argıthanı Kesik köprü Argthanı’nındaki iki köprüden biridir. kuzeyinde Hanaltı mezarlığı yakınındadır. Kesik köprü betonarme ile yapılan bir onarıma rağmen bakımsızdır. Osmanlı imparatorluğu devrinde Argıt beldesi bir köydür. Kesik köprü, gelen-geçen yolcu, asker ve gezginleri adeta büyülemiştir. Mısır seferine 1516 da giden Yavuz Sultan Selim Han, bu köprüden geçmiş, 1533 de Irakeyn seferine giden oğlu Kanuni Sultan Süleyman, bu köprünün renkli bir minyatür resmini yaptırmıştır. Bağdat seferine 1638 yılında giden IV. Murad da bu köprüden geçmiştir. Osmanlı döneminde, Kanuni Sultan Süleynan'ın 1534 yılında Irak seferine katılan Matrakçı Nasuh Argıthanı taş köprüsünü minyatürünü yazdığı Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn-i isimli eserinde yer vermiştir.

Köprünün Kuzey doğu köşesindeki Osmanlıca kitabede;
“Dinin rızasını kazanmak için
Kerem sahibi Allah’ın yardımıyla
Bu köprüyü Ömer Oğlu Osman yaptırdı
Baki olan yaratıcı Allah tır.
Sene:1242/1826 yazılıdır.
(CERAN,1996,s,62)

Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları
Argıthanı Belediyesi http://www.argithani.bel.tr

24 Mart 2013 Pazar

Ilgın Tanıtım Videosu

Ilgın Tanıtımı Video Filmi

Ilgın Höyükleri

Ilgın Höyükleri ve Tarihi Yerleşim Yerleri
Ilgın Çobankaya Hüyük

Ilgın ve çevresi genel bilgiler:
1. Ilgın Höyük;
Ilgın’ın 1 km. güneyinde çöplük olarak kullanılan bir alanda yer alır. 250 m. x 150 m. x 15 m. boyutlarındadır. Höyük güney kuzey doğrultusunda paralel iki yol ile bölümlere ayrılmıştır. Höyükte bulunan keramikler genellikle kiremit kırmızısı renkli, bazılarında taşcık katkılı, orta kalitede ve M.Ö. II. Bin yoğunluklarındadır. 
2. Çayır Höyük (Saman Tepe);
Ilgın’ın yaklaşık 2,5 km doğusunda Konya karayolunun 1 km. güneyinde yer alır. 400 m x 250 m x 30 m. olan höyüğün deniz seviyesinden yüksekliği 1035 m.dir. Kiremit kırmızısı, monokrom renkli, saman ve bazılarında katkılı, açkılı kalkolitik ve İTÇ (İlk Tunç Çağı) keramikleri bulundu. Az da olsa antik döneme ait keramik parçaları saptanmıştır. 
3. Eldeş Höyük (Nodalar II.);
Ilgın’ın yaklaşık 10 km. doğusunda Beykonak yolunun 500 m. doğusunda yer alır. Eldeş Nodalar Höyüğün boyutları 75 m. x 25 m.dir. Keramik buluntular Geç Kalkolitik, İTÇ II. Bin ve Demir Çağlarına aittir. Ayrıca burada İTÇ’na ait taştan yapılma bir el baltası bulunmuştur. 
4. Mahmuthisar Höyük;
Ilgın’ın yaklaşık 15 km. güney doğusunda Mahmuthisar köyü içinde yer alır. Höyük üzerinde antik bir kaleye ait sur izleri de bulunmaktadır. Höyüğün batı yamaçlarında modern yerleşme mevcuttur. Höyüğün boyutları 150 m x 50 m. x 15 m.dir. Höyükte İTÇ II. Bin Antik Çağ ve Orta Çağa tarihlenebilecek buluntular saptanmıştır. 
5. Karaköy Küllük Höyük;
Karaköy Ilgın’ın 15 km. doğusunda, Konya Demiryolunun geçtiği vadi üzerinde yer alır. Ilgın şeker fabrikasının atık suları da bu vadideki kanala boşaltılmaktadır. Küllük Höyük, Karaköy’un 2 km. kuzeyinde kanalı bir köprü ile geçtikten sonra yer almaktadır. Bu nedenle halk bu höyüğe Köprünün Küllük Höyük adını vermiştir. Höyük köprüden geçen yol ile kuzey-güney doğrultusunda ikiye bölünmüştür. 200m x 150 m. X 10 m boyutlarındadır. Küllük Höyük buluntuları Kalkolitik Höyüğün yaklaşık 300 m. batısında Höyük denilen alanda traşlanmış bir höyük izi bulunmaktadır. 75 m. x 75 m. 1 m lik boyutlardaki bu pancar tarlası olan yerleşimde fazla bir kültürel malzeme kalmamıştır. Ayrıca Karaköy Camii avlusunda, Roma Dönemine ait mezar site ve camii avlusunun giriş kapısının solunda bir mil taşına ait olabilecek iki satır antik keramik parçalarına rastlanmıştır. Bu alanda Osmanlı Döneminden kalma keramik parçaları da saptanmıştır. 
6. Ilgın Şeker Höyük;
Ilgın Şeker Fabrikasının karşında yer alır. Kanal ile Konya Karayolu arasında sıkışıp kalmıştır. Bu nedenle bir hayli tahrip olmuştur. 150m x 100m x 5m. boyutlarındadır. İTÇ keramik parçaları saptanmıştır. 
7. Ilgın Şarampol Tepe Höyük;
Ilgın’ın 6 km. kuzeyinde Çavuşcugöl’ün güney kıyısında yer alır. Denizden yüksekliği 1069 m. olan tepenin göl tabanından yüksekliği 60 m. kadardır. 200m x 150 m. genişliğine sahiptir. Doğal bir tepe olan yerleşmenin kuzey kesimlerinde sur temelleri, tepenin eteklerinin alt kesimlerinde kayalarda taş kesimine ait kale görüntüsündedir. II. Bin demir çağ ve antikçağı yansıtan keramik buluntular elde edildi. Hitit döneminin önemli yerleşmesi Yalburt’a bu geçitten geçildiğini belirtmek gerekir. 
8. Gedikören (Navruşuk) Höyük;
Ilgın’ın 8 km. kuzeyinde Şarampol tepenin doğusundan geçen göl kıyısını takip eden kara yolu ile ulaşılmaktadır. Çavuşçugöl’ün doğusunda Gedikören mezarlığında yer alır. Höyüğün boyutları 50 m. x 50 m. x 10 m. dir. Kalkolitik ve İTÇ keramikleri vermektedir. Köyün güneyindeki eski mezarlıkta antik döneme ait mezar stellerine rastlanmaktadır. 
9. Göktepe Höyük;
Gedikören’i 4 km geçtikten sonra Çavuşgölü’ün kıyısında bulunmaktadır. 150m x 100m. x 10 m. boyutlarındadır. Kalkolitik ve İTÇ’na ait keramikler bulunmuştur. Höyüğün kuzey-doğu yönü yol yapımcıları tarafından yapıldığı anlaşılan yol kepçesi ile açılarak tahrip olmuştur. Yolun hemen üst kesiminde de 100 m. x 75m. genişliğinde prehistorik dönemlere ait bir yamaç ve yerleşim bulunmaktadır. 
10. Harem (Gölyaka);
Ilgın’ın yaklaşık 23 km. kuzeyinde, Çavuşgölü’nün batı yakasında yer alan bir yamaç yerleşmesidir. Çavuşçugöl Kasabasından yaklaşık 5 km. geçildikten sonra ulaşılır. Ayrıca Çavuşçugöl Kasabasında bazı Roma Dönemi mimari parçaları olduğunu belirtmemiz gerekir. 
11. Dereköy (Örnekköy);
Ilgın’ın 20 km. kuzey doğusunda yer alır. Köyün gerişin sol tarafında dere yatağından 75m. yükseklikte doğal bir tepe bulunmaktadır. Bu tepede kaba işçiliğe sahip antik dönem keramik parçaları bulundu. 
12. Çobankaya (Şuhut) Höyük;
Çobankaya Ilgın ilçesi ile Yalburt Su Anıtını bağlayan kara yolu üzerindedir. Ilgın’ın yaklaşık 18 km. kuzey-doğusundadır. Kuzey girişinde yer alan höyüğün yol yapımı nedeniyle doğu yönü tahrip olmuştur. Mevcut boyutları 75 m x 50 m. x 25m.dir. Kalkolitik, İTÇ ve II. Bine tarihlenebilecek keramikler bulunmuştur. 
13. Yoğabaltık (Çiftlik);
Ilgın’ın 25 km. kuzey-batısında yer alır. Ilgın-Akşehir demiryolunun 300 m. doğusundadır. Boyutları: 300m. x 300m. x 25m.’dir. Höyüğün üstünde modern yerleşmeye ait birkaç ev ve ahır mevcuttur. Höyüğün kuzey eteğinde sık bir mezarlık yer almaktadır. İTÇ, II. Bin Hellenistik ve Osmanlı Dönemine ait keramik buluntular elde edilmiştir. 
14. Boğazkent (Reşadiye) Höyük;
Ilgın’ın 20 km. kuzey-batısında bulunmaktadır. Modern Boğazkent Köyünün 1 km. kadar doğusunda, Ilgın – Afyon Demiryolunun 200 m. doğusundadır. Boyutları 200m. x 200m. 5m.’dir. Höyükte II. Bin ve Antik Dönem yerleşmelerine ait keramik parçaları ele geçmiştir. 
15. Kekeç;
Boğazkent’in 3 km. batısında yer alır. Boğazkent-Argıthanı Karayolunun geçtiği Argıthanı vadisindedir. Dere yatağının güneyinde yerleşme izleri ve kuzeyinde mezarlık alanı mevcuttur. Bu yerleşmede Antik ve Orta Çağ dönemlerine ait keramik buluntular elde edildi. 
16. Kavganın Höyük (Kargaoğlu);
Kavganın Höyük, Ilgın ile Argıthanı arasındadır. Ilgın’ın 14 km. batısında, Argıthanı’nın 3 km. kuzey doğusundadır. Yoğun bir yerleşme görüntüsü veren höyüğün boyutları 200 m. x 100 m. x 20 m. dir. Höyüğün, 200 m. güneyinde mezarlık alan bulunmaktadır. Buluntular Kalkolitik, İTÇ, II. Bin ve Antik Dönemleri yansıtmaktadır. 
17. Argıthanı (Cami) Höyük;
Bu höyük üzerinde merkez camisi yer almaktadır. Cami avlusu duvarlarla çevrili olduğu için dışarıya taşmış fazla malzeme ile karşılaşmadığımız için tarihlemesi oldukça güçtür. Ancak ele geçen az miktardaki keramikten İTÇ, ve antik özellikleri olan keramikler saptandı. Argıthanı Belediye Parkında da antik karakterli mimari parçalar koruma altındadır. 
18. Çebişli Höyük;
Argıthanı – Doğanhisar karayolu üzerindedir. Argıthanı’na 4 km. uzaklıkta, yolun 200m. kuzey-batısında dere yatağının kuzey sırtlarında yer alır. Höyükteki buluntular ise İTÇ ve antik dönemi temsil etmektedir. 
19. Saraycık Höyük;
Ilgın’ın 5 km güneyinde Çiğil yolunun 200m. doğusunda Battal Deresinin doğusunda yer alır. 200m. x 100m. x 5m. boyutlarındadır. M.Ö. II. Bin ve antik yerleşmeye ait keramikler bulundu. Osmanlı Dönemi yerleşmesine ait bir değirmen temeli, derbent kulesinin yeri ve bazı keramikler saptanmıştır.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

21 Mart 2013 Perşembe

Ilgın Eldeş Köyü Eldeş Çayı

Eldeş Köyü Eldeş Çayı

Ilgın su Kaynakları
Ilgın ve çevresi genel bilgiler:
Eldeş Köyü Eldeş Çayı Su Kaynağı
Ilgın ilçesi Eldeş köyü dağlarındaki Avcı Pınarı ve diğer küçük pınar kaynaklarından meydana gelen Eldeş çayı Gökçeyurt'tan gelen Kembos çayı suyu ile birleşir. Eldeş köyünün içinden geşerek sulama kanallarına dökülür. Kurak geçen yaz aylarında Kembos çayının suyu tamamen kesilmesiyle pınar suları ile debisi hayli azalan Eldeş çayı azalarak akmaya devam eder. Tarımsal sulama amaçlı kullanılan akarsu doğal bir güzellik olarak Eldeş köyüne ayrı bir hava katar. Ilgın Eldeş köyü hakkında daha fazla ve ayrıntılı bilgi için hakkında Eldeş köyü web sitesi olan Eldesnet için: www.eldesnet.tr.gg adresini ziyaret edebilirsiniz.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın Mahmuthisar Köyü Yeşil Göl

Mahmuthisar Köyü Yeşil Göl

Ilgın su Kaynakları
Ilgın ve çevresi genel bilgiler:
Mahmuthisar Köyü Yeşil Göl Su Kaynağı
Ilgın ilçesi Mahmuthisar köyü girişinde dağların eteğinde yer alan çok güzel bir mesire alanı Yeşil Göl. Doğal bir su kaynağının oluşturduğu gölet doğal hayat açısından görülmeye değer ve oldukça doğal bir yapıya sahip. Çevresi flora ve fauna açısından korunmaya ihtiyacı olan bir bölgedir. Her yıl Yeşil Göl adı ile bölgesel şenlikler düzenlenerek uzaktan yakından pek çok kişi bu festivalde bir araya gelmektedir.
Ilgın Mahmuthisar köyü Yeşil Göl, Mahmuthisar çayının doğuş noktası konumunda olup tarımsal olarak kullanılan çay bölgede hayati öneme sahiptir.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın Gökçeyurt Kembos Çayı

Ilgın Gökçeyurt Kembos Çayı Su Kaynağı

Ilgın su Kaynakları
Ilgın ve çevresi genel bilgiler:
Ilgın Gökçeyurt Kembos Çayı Su Kaynağı
Gökçeyurt beldesinin merkezinde bulunan kayalık bir yamacın dibinde kaynayan temiz su kaynağı çok güzel bir havuz oluşturduktan sonra akarak Kembos çayına dönüşür. Kembos çayı Gökçeyurtun bağ ve bahçelerine hayat verdikten sonra akmaya devam eder. Dağlarda oluşan pınarlar ile birleşerek oluşan çay Eldeş köyüne ve Eldeş çayına katılır.
Su kaynağı yaz aylarında hayli azalarak durgun bir görüntü sergiler. Suyun çıkış noktasında oluşturduğu göletin içinde çok güzel balıklar mevcut olup  Gökçeyurt için güzel bir ortam oluşturmaktadır. 
Kembos çayı Ilgın civarındaki çok önemli bir su kaynağı olarak öne çıkıyor.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

17 Mart 2013 Pazar

Beykonak Hatıllı Suyu


Beykonak Hatıllı Suyu
Ilgın su Kaynakları
Ilgın ve çevresi genel bilgiler:
Beykonak Hatıllı Suyu
Beykonak eski adı ile Tekke, Hatıllı suyu çevresinde kurulmuş Ilgın'a bağlı güzel beldemizdir. Hatıllı Beykonak ve Mahmuthisarı için tarımsal sulama anlamında önemli bir yere sahiptir.
Ilgın ile Kadınhanı arasında yer alan Beykonak, ilçeye 16 km. uyaklıktadır. Güney doğusunda Barakmuslu, Güneyinde Gökçeyurt, batısında Mahmuthisar, kuzey batısında  Sadıklar ve Ağalar, kuzeyinde İhsaniye ve Karasevinç, kuzey doğusunda ise Çeşmecik ve Osmancık köyleri vardır. Bu köylerden Karasevinç Çeşmecik ve Osmancık köyleri Kadınhanı ilçesine bağlıdırlar. Beykonak 1961 yılına kadar adı Mahmuthisar Tekkesi idi. 27 Mayıs 1961 den sonra yerel adlardaki Türkçeleştirme hareketi içerisinde adı değiştirilerek Beykonak olmuştur.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın su Kaynakları

Ilgın Mahmuthisar Köyü Yeşil Göl
Ilgın su Kaynakları
Ilgın ve çevresi genel bilgiler:
Ilgın Akarsu, Göl ve Göletleri
Ilgın sulak alanlar ve su kaynakları bakımından oldukça zengin bir coğrafyaya sahiptir. Akarsu bakımından irili ufaklı dere ve çaylar ilçenin önemli su kaynaklarındandır. Bu kaynakların pek çoğu kış aylarında yağan kar ve yağmur suları ile beslenir. Kışın ve ilkbaharda bol su taşımalarına rağmen yaz aylarında kuruma noktasına gelirler .
Ilgın Çavuşçu Gölü:  Ilgın'ın 3 km kuzeybatısında yer alır. 5547 hektarlık bir alanı kapsayan Ilgın Ovası sulama projesini gerçekleştirir. 
Doğanhisar çayı ve Çiğil deresi ile beslenir. Denizden yüksekliği 1019 m. derinliği 2 ile 10 metre arasında değişir. Alanı 51 km karedir. Fakat bu alan yılların yağış durumuna göre değişir. Sazan balığıyla ünlü dür. Atlatnı ovasını da sulama kanallarıyla sulama kapsamı içine almaktadır. Ilgın Çavuşçu Gölü Ilgın'ın en önemli temiz su kaynağı konumundadır.
Aşağı Çiğil Deresi: Konya'nın Derbent ilçesindeki dağlardan doğar bu dereye çiftliközü pınarları da katılır Aşağı Çiğil ve Kirazlı deresini geçince Gökbudak ve Dığraktan gelen Sıçan suyunu bünyesine alır. Aşağı Çiğil, Balkı kasabası, Geçit, Göstere köyü ve Ilgın'ın içinden geçerek Çavuşçugöl'e dökülür. Çavuşçu gölünü besleyen en önemli su kaynağı konumundadır.
Mahmuthisar Çayı: Gökçeyurt ve Beykonak dağlarındaki pınarlardan doğar Mahmuthisar'da bulunan Yeşil göl ile beslenir. Beykonak, Mahmuthisar, Sadık köyü, Eldeş, Ağalar ve Zaferiye köylerini sular. Çavuşçugöl 'den gelen Atlantı sulama şebekesi ile birleşir.
Deli Çay: Doğanhisar çayı ve Battal deresi de denilen Deli çay Doğanhisar ilçesindeki dağlardan doğar. Argıthanı Koyuncu bölgesinden geçer Reşadiye ve Çavuşcugöl kasabasındaki arazileri sulayarak Çavuşçugöl'e dökülür.
Bulcuk Deresi: Gökçeyurt kasabası ile Bulcuk dağları arasındaki pınarların birleşmesinden meydana gelir. 
Bulcuk Göleti: Ilgın'ın 16 km güneyindedir. Kozlu dağı ve Bulcuk dağlarının pınarlarıyla beslenir. Sulu tarımda kullanılır. İlçemizin en güzel ormanlık mesire alanlarından biridir.
Çiğil Göleti: Tarımsal sulama amaçlı yapılmış bir gölettir.
Gökçeyurt Göleti: Gökçeyurt eski adı ile Kembos yaylalarında Kozluya yakın bir mevkide olan tarımsal sulama amaçlı gölettir.
Mecidiye Göleti: Ilgın İlçesinin 10 km güneybatısında, Mecidiye köyünün de 1-1,5 km güneybatısındadır. 5470 dekarlık bir alanı sulamaktadır. Aynalı sazan balığı üretilir.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

15 Mart 2013 Cuma

Ilgın Bulcuk Göleti

Ilgın Bulcuk Göleti
Ilgın Belde ve Köylerindeki Doğal Güzellikler
Bulcuk Göleti
Ilgın Bulcuk köyündeki gölet, tarımsal sulama amaçlı olarak yapılmıştır. Bulcuk köyünün doğa harikası Kamışlıçukur tabiat parkı bu bölgededir. Ilgın ve Konya civarından piknik ve gezi için tercih edilen bir bölgedir. Ilgın’ın 16 km güneyindedir. Kozlu ve Bulcuk dağlarının pınarlarıyla beslenir. Sulu tarımda kendisinden yararlanılır. İlçenin en güzel ormanlık mesire alanlarından biridir. Amatör olta balıkçılığı yapılmaktadır. 1.000.000 m3 depolama hacmi olup 3.640 dekar araziyi sulamaktadır.
Ilgın'ın önemli mesire alanlarından olan bulcuk göleti civarı havası suyu ile ender güzellikte bir bölgemizdir.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları


12 Mart 2013 Salı

Ilgın Lala Mustafa Paşa Camii

Ilgın Lala Mustafa Paşa Camii
Ilgın Merkez Tarihi
Ilgın Lala Mustafa Paşa Camii
Ilgın'da halk arasında Kurşunlu camii olarak bilinen Lala Mustafa Paşa camii, çarşı içerisinde bulunan Lala Mustafa Paşa Külliyesi, sıbyan mektebi, imaret, tabhane, han, arasta, fırın ve sebilden meydana gelen yapılar topluluğunun en önemli birimidir. Caminin kitabesinden 1576 yılında yapıldığı yazmaktadır. Ayrıca külliye ile ilgili bir de vakfiye düzenlenmiştir. 
Lala Mustafa Paşa Camii, külliyenin ana noktasını oluşturan ibadethane, kesme taştan yapılmış, 16.00 x 17.30 m. ölçüsünde kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri pandantifli kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Bu kubbe ayrıca ikişer tane payanda kemeri ile de desteklenmiştir. Caminin ana duvarları iki sıra pencereler üzerindeki yatay silmelerle ikiye bölünmüştür. İç mekân mihrap yönü dışında üç yöne doğru sivri kemerlerle genişletilmiştir. Caminin içerisinde 1.35 m. derinliğinde kemerlerin üzerine mahfiller yerleştirilmiştir. Bunlardan kuzeydeki mahfil taş konsolların yardımıyla öne doğru çıkarılmıştır. İbadet mekânı kuzey ve diğer iki yönde dört sıra pencere ile aydınlatılmıştır. Güney ve kuzey yönlerinde ise dikdörtgen pencereler bulunmaktadır. 
Ilgın Lala Mustafa Paşa Camii Eski Hali
Caminin önündeki son cemaat yeri ikisi baklavalı, ikisi mukarnaslı dört sütunun taşıdığı beş bölüme ayrılmıştır. Bunların üzeri kubbe ile örtülüdür. Son cemaat yerinden iki renkli taşla örülmüş yuvarlak kemerli bir kapıdan ibadet mekânına geçilmektedir. Bu kapı üzerinde iki satırlık yapım kitabesi bulunmaktadır. Kitabe siyah zemin üzerine rumi ve bitkisel bezeli kompozisyonlar içerisindedir. Giriş kapısının iki yanına birer niş yerleştirilmiştir. Bunların yanında sivri kemerli dikdörtgen ve alınlıkları olan birer pencere ile birer kapı yerleştirilmiştir. Bu kapıların birinden sağdaki minareye, diğerinden de üst kattaki mahfile çıkılmaktadır. Köşede yer alan minare beden duvarlarının üzerine oturtulmuştur. Pabuç kısmı üzerinde on altıgen gövdeli minarenin ortasında bir de bezemeli kuşak bulunmaktadır. Tek şerefenin altı mukarnaslıdır. 
Caminin mihrabı iki yanında yivli sütunçelerle sınırlandırılmıştır. Mihrap, mukarnaslı olup, beş kenarlı bir niş halindedir. Bu nişin köşeleri zikzaklarla hareketlendirilmiştir. Mihrap yüzeylerinin her birine birer rozet işlenmiştir. Bunların altında da bitkisel süsleme nişine yer verilmiştir. Ahşap minber korkulukları, ajurlu geometrik kompozisyonları ile dikkati çekmektedir. Minberin kuzeybatı köşesine de ahşap bir müezzin mahfili yerleştirilmiştir.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

11 Mart 2013 Pazartesi

Ilgın Hacı Satılmış Türbesi

Ilgın Mekez Otogar Yolu Hacı Satılmış Türbesi
Ilgın Hacı Satılmış Türbesi
Ilgın Merkez Tarihi
Hacı satılmış bey Mevlana dönemi Horasan erlerinden bir zat olup halen  Çukur Camii önünden otogara giden yol üzerinde yolun sağ tarafında Pir Hüseyin Bey camisine yakın, üstü açık bir mezardır. Günümüzde onarılarak tamir edilmiştir.
Tarihte Ilgın'ın mahallelerinden birisi olarak sayılan 24 vergi mükellefi olan Mescid-i Hacı Satılmış Mahallesi Hicri 992 Miladi 1584 tarihli padişah 3. Murat dönemi Osmanlı vergi kayıtlarından bilinmektedir.
Ilgınlı Hacı Satılmış Beye mevladan rahmet niyaz ediyoruz.

Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın'lı Hasan Fehmi Efendi


Ilgın'lı Alim Şeyhülislam Hasen Fehmi Efendi
Ilgın Merkez Tarihi Meşhur Ilgınlılar
Birinci Rütbe Murassa Osmanî Nişânı
Ilgın'lı Hasen Fehmi Efendi son devir Osmanlı şeyhüislamı ve âlimlerinden. Yüzonuncu Osmanlı şeyhülislâmıdır. İsmi Hasen Fehmi’dir. Ilgınlı Osman Efendi’nin oğludur. Eskiden Ilgın’ın Akşehir’e bağlı olması sebebi ile Akşehirli diyede bilinir. Hicri 1210 (m. 1795) senesinde Ilgın’da doğdu. Hicri 1298 (m. 1881) senesinde Medîne-i münevverede vefât etti. Cennet-ül-Bakî’ kabristanında defnedildi.
Küçük yaşından i’tibâren ilim tahsiline merak duyup Konya’ya gitti. Her türlü yokluk, sefâlet ve sıkıntıya göğüs gererek, ilim öğrenmeye devam etti. İlim öğrenmekden birgün dahî uzak kalmadı. Devam ettiği okulun derslerini başarıyla bitirip icâzet (diploma) aldı. Fakat bir diplomaya kanâat getirmedi. Amasya’dan Konya’ya gelen Kara Halîl Efendi ile birlikte, yüksek ilimleri tahsil etmek için İstanbul’a geldi. Arkadaşıyla birlikte Vidinli Mustafa Efendi’nin derslerine devam etmeğe başladı. Çok istifâde edip, açılan rüûs (diploma) imtihanını birincilikle kazandı. Ayasofya Câmii’nde ders vermeğe başladı. 1263 (m. 1847) senesinde “Hâriç” rütbesiyle Feth-ül-Gâzi Medresesi müderrisliğine ta’yin edildi. Birçok medreselerde müderrislik yapıp, ilim öğrettikten sonra, Sahn-ı semân Medresesi müderrisliğine ulaştı. Birçok talebe yetiştirip icâzet verdi. Vakfiyesinde sâdece şeyhülislâmların ders okutabileceği şart koşulmuş olan Bâyezîd Medresesi’nde ders vekîli olarak vazîfe aldı. 1277 (m. 1861) senesinde Sultan Abdülazîz Hân’ın pâdişâh olmasından sonra, Pâdişâh’a hoca olup, Câmi-ur-riyâseteyn ünvanına sâhib oldu. Onun iltifât ve ihsânlarına kavuştu. 1279 (m. 1862) senesinde Mekke-i mükerreme payesine, yedi ay sonra da İstanbul payesine ulaştı. 1280 (m. 1863) senesinde Sultan Abdülazîz Hân’ın Mısır seyahatine katıldı. Orada Hatîb Efendi’nin okuduğu hutbeyi hazırladı. Câmi’ul-Ezher’in meşhûr âlimi Şeyh Saka hazretleriyle görüşüp çok sohbet etti. Mısır âlimleri, onun ilimdeki yüksekliğini ve kudretini takdîr ettiler. 1284 (m. 1867) senesinde Anadolu ve arkasından Rumeli kadıaskeri oldu. Şeyhülislâm El-Hâc Mehmed Refîk Efendi’nin şeyhülislâmlıktan ayrılmasıyla, 1285 (m. 1868) senesinde şeyhülislâmlık makamına yükseltildi. Zamanında din düşmanları, çeşitli kılıklara girerek İslâmiyeti içeriden yıkmağa ve müslümanları doğru yoldan ayırmağa çalışıyorlardı. Bu sinsi ve azılı din düşmanlarından biri olan, din bilgisi az, dinine ve vatanı olan Afganistan’a ihânet etmekten çekinmeyen Cemâleddîn Efgânî, Ali Paşa tarafından İstanbul’a getirilerek vazîfe verildi. O zaman dâr’ül-fünûn ya’nî üniversite rektörü bulunan ve Sadrâzam Mustafa Reşid Paşa tarafından Pâris’de yetiştirilmiş olan Hasen Tahsin tarafından Efgânî’ye İstanbul’da konferanslar verdirildi. Ulu orta konuşup din düşmanlığını ortaya koyunca, Şeyhülislâm Hasen Fehmi Efendi, vermiş olduğu fetvâyla, Cemâleddîn Efgânî’nin doğru yoldan ayrıldığını ve küfre gittiğini ortaya koydu. Ali Paşa, Cemâleddîn Efgânî’yi İstanbul’dan çıkarmağa mecbûr kaldı.
Hasen Fehmi Efendi, 1288 (m. 1871) senesinde şeyhülislâmlık vazîfesinden ayrıldı. 1291 (m. 1874) senesinde ikinci defa şeyhülislâmlığa getirildi. 1293 (m. 1876) senesinde bu vazîfeden tekrar ayrıldı. İki şeyhülislâmlığı müddeti toplamı 6 yıl 3 ay 10 gündür. 1293 (m. 1876) senesinde, Medine-i münevvereye gönderildi. Hac vazîfesini îfâ edip, Peygamber efendimizin ( aleyhisselâm ) mübârek kabrini ziyâret ettikden sonra, Medîne-i münevverede kalıp, ibâdet ve tâatla meşgûl iken vefât etti.
Hasen Fehmi Efendi, zamanının âlimlerinden idi. Aklî ve naklî ilimlerde derin âlim, fıkıh ilminde mütehassıs idi. Arabça ve Farsça dillerine hâkim idi. Fazilet ve güzel ahlâk sahibi olup, birçok talebe yetiştirmişdi. Fetvâlarının altına imzasını atarken, “Ketebehû el-fakîr Hoca-i Hazret-i Şehriyârî Hasen Fehmi el-Hüseynî” (Bu fetvâyı pâdişâhın hocası, Fakir Hasen Fehmi el-Hüseynî yazdı) diye yazardı. “Mürassa-i Osmânî” ve “Birinci Meddî” nişanlarına sâhib idi.
Kıymetli eserleri şunlardır: 1-Riyâz-ı Hâkâniyye: Me’ânî, bedî’ ve beyân gibi edebî ilimlerden bahseden bir eserdir. 2- Resâil-i İmtihâniyye: Birçok âlet ilimlerinden bahseder. 3-Ahkâm-ı Mer’iyye: Mantak ilmine dâir manzûm bir eserdir. 4- Azîziyye ve şerh-i Yûsufiyye: Mantık ilminden bahseden manzûm bir eserdir. 5- Şerh-i Salât-ı Feyziyye liş-Şeyh-i Ekber, 6 Risale fî keyfiyyet-i îmân-ı Fir’avn, 7- Yûsufiyye: Mantıkdan kıyâs bahsini anlatır. Yemliha-zâde Kâmil Efendi tarafından şerhedilmiştir. 8- Şerh-i Akâid ve Kâdi Siyalkûti üzerine ta’likâtî, 9- Arabî Dîvânçe: Ta’lik yazısıyla yazdığı Arabça şiirleri içine almıştır.
Bu eserlerinden başka Arabça ve Farsça risaleleri de vardır.
Ilgın'lı Hasen Fehmi Efendiyi saygıyla ve özlemle yad ediyor, mevladan rahmet niyaz ediyoruz.
Kaynaklar:
Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye sh. 1047
İlmiye salnamesi sh. 599
Osmanlı Müellifleri cild-1, sh. 216
Fâideli Bilgiler sh. 306
Kâmûs-ül-a’lâm cild-3, sh. 1952
Beytullah Yıldırım Ilgın Araştırmaları

Pir Hüseyin Bey

Pir Hüseyin Bey
Ilgın Merkez Tarihi
Konya Turgutoğulları Türbesi
Turgutoğlu Pir Hüseyin Bey Ilgın'da halk arasında çukur Camii olarak bilinen Selçuklu dönemi eserin banisi yaptıranıdır.  Hayırlar sahibi Pir Hüseyin Bey Konya'da Turgutoğulları türbesinde metfun bulunmaktadır.
Turgutlular Karaman devletinin tarihinde en mühim rol oynamış boydur. Karaman devletinin beylerinin beylilik nakli çok defa bu oymaga Mensup oymak beylerin elinde idi. Bu beylerden Pir Hüseyin Bey’in Konya ve yörelerinde çok içtimai eser meydana getirdiği bilinmektedir. Akşehir’in doğusundan Kazım Karabekir Kazasına kadar giden uzun bir arazi parçası bu ailenin başı Turgut Bey’in adını taşıyordu.
Turgutoğulları türbesi
Bu türbenin yeniden inşa edilmesini Turgutoğlu,Emirşah oğlu Pir Hüseyin Bey,Sultanların yücesi,Arap ve Acem Sultanlarının Efendisi Karamanoğlu Sultan Mehmet Bey(1398-1423)oğlu Sultan İbrahim(1423-1464)gününde H.835 M.1431-1432 yılında emretti ve yaptırdı denilmektedir. Demek ki türbeyi Turgutoğlu Pir Hüseyin Bey II.İbrahim Zamanında 1432 de yaptırmıştır.Türbede,Pir Hüseyin,Ahmet,Ömer Beyler,Nefise,Bağdat,Sultan Hondi Hatunlar meftun olup Türbe mezarlığında yine aynı aileden Şeyh Hasan (1391),Hondi Hatun 1401,Fatma Hatun 1408,Halil Bey oğlu Abdurrahman Bey 1417 de meftun idiler.Pir Hüseyin Beyin oğlu Pir Hasan Bey Karamanoğlu Sultanı Alâaddin Ali' nin damadı idi.Pir Hasan Bey kayınpederi A.Ali'ye büyük hizmetler ifa etmiştir.II.İbrahim'in damadı olan Turgutoğlu Hasan Bey de,kayınpederine büyük hizmetler etmişti.Osmanlı Ülkesine yapılan akınları bu Hasan Bey planlamış ve yapmıştır.
Ilgın Pir Hüseyin Bey (Çukur) Camii
Adı geçen Pir Hüseyin Beyin sanduka kitabesinde Karamanoğulları nezdindeki makamı:
Naib-el Hazret-î Ülya ve Sadrazam ve Melik-ûl ümera olarak ifade edilmektedir.Yani;Naib-el Hazreti-i Ülya:Sultanın vekili,sadrazamı ve meliklerinin(emirlerinin)baş komutanı şeklinde geçmektedir.Buradan şu anlaşılıyor;Turgutoğulları,Karamanoğulları devletinin siyasi ve idari bakımından sultanın mutlak vekili oldukları gibi,askeri bakımdan da sultandan başka başkomutanı idiler.Divan-ı Has'a sultan olmadığı zaman başkanlık ederlerdi.Sultan namına karar alırlardı.Sultan olduğu zaman Divan-ı Has'ın üyesi olarak karara iştirak ederlerdi.
Turgutoğulları Divan-ı Avam'ın daimi başkanı idiler.Başkan olarak Divan-ı Avam da kararlar alırlar ve tatbik ederlerdi.Divan-ı Avam'ın ilk dört üyesi dört tümenin komutanı idiler.Demekki Turgutoğulları bu dört tümenin ,yani 40 bin kişilik Karaman ordusununda başkomutanı oluyorlardı.Bu itibarla Turgutoğulları Karamanoğulları ile vardır,Karamanoğulları ile tarihten silinmişlerdir.Karamanoğulları ve Turgutoğulları tarihi iç içedir.Şikari ve Osmanlı tarihçileri iki ailenin tarihini birlikte zikrederler.
Hayırlar sahibi Turgutoğlu Pir Hüseyin Bey'i ve ailesini hayırla yad ediyor, mevladan rahmet niyaz ediyorum.

Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Lala Mustafa Paşa

Lala Mustafa Paşa
Ilgın Merkez Tarihi
Lala Mustafa Paşa
Ilgın'daki mükemmel Osmanlı eseri olan Lala Mustafa Paşa Külliyesinin banisi yaptıranı olan Lala Mustafa Paşa  (ya da Lala Kara Mustafa Paşa; Vefatı. 7 Ağustos 1580), III. Murat saltanatında 28 Nisan 1580 - 7 Ağustos 1580 tarihleri arasında üç ay dokuz gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.

İlk büyük başarısını 1570 yılındaki Kıbrıs serdarlığı sırasında gösterdiğinden "Kıbrıs Fatihi" olarak anılır. Bu sefer esnasında Ilgındaki külliyeyi Koca mimar Mimar Sinan'a yaptırtmıştır. "Lala" ünvanı, şehzadeliğinde II. Selim’e lalalık etmiş olmasından kaynaklanır. Seferlerden elde ettiği servet ile imparatorluğun çeşitli yerlerine hayır eserleri yaptırmıştır.
Yaşamı: Sırp asıllıdır ve Sokollu Mehmed Paşa'yla aynı köydendir. Ağabeyi Deli Hüsrev Paşa'nın desteğiyle I. Selim devrinde saraya girdi.
Berber olarak çalışırken, I. Süleyman'ın dikkatini çekti. Daha sonra çeşnigir ve mirahorluk yaptı. 1555’te Damat Rüstem Paşa’nın sadrazam olmasından sonra saraydan uzaklaştırıldı; Filistin-Safed Sancakbeyi oldu.
1556'da Manisa Valisi Şehzade Selim’in lalalığına tâyin edildi. Bu görevi sırasında Şehzade Selim ile Şehzade Bayezid'in arasındaki rekabetin ortaya çıkmasına neden olduğu ve Bayezid'in isyanında önemli rol oynadığı düşünülür. Daha önce Bayezid'in hizmetinde bulunmuş olan Lala Mustafa onu babasına Selim'i kötüleyen mektuplar yazmaya teşvik etmiş; iki kardeşin arasının açılması üzerine ortamı yatıştırmak için Selim'i Konya'ya, Bayezid'i Amasya'ya atayan Kanuni; Lala Mustafa Paşa'yı Selim'in yanına göndermişti. 
Başlangıçta Kütahya'dan ayrılmak istemeyen Bayezid, Amasya'ya gitmek zorunda kalınca yolda asker topladı; kardeşi Selim'in topladığı ordu ile 1559'da Konya'da çarpıştı. Bu çarpışmada Lala Mustafa Paşa, Bayezid'a karşı savaştı. Bayezid yenilerek, Amasya'ya kaçmak zorunda kaldı.
Lala Mustfa Paşa 14 Eylül 1560’ta önce Budin-Pojega Sancakbeyi, sonra da Van Beylerbeyi'ne getirildi. Erzurum, Halep ve Şam beylerbeyliklerinde de bulunan Lala Mustafa Paşa, II. Selim devrinde 1567’de Yemen’de Zeydi imamlarından Topal Mutahhar’ın isyân çıkarması üzerine, vezir olarak oraya gönderildi. Mısır’da Yemen harekâtının hazırlıkları ile meşgûlken, yerine Koca Sinan Paşa tayin edilip İstanbul’a çağrıldı ve altıncı vezir olarak Divân'a girdi.
Kıbrıs'ın fethi: 1570 yılında Venedikliler’in elindeki Kıbrıs adasının Rum halktan gelen yardım talebi üzerine Kıbrıs'a sefere yapılması gündeme geldiğinde Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın karşı çıkmasına rağmen Kıbrıs seferini destekledi. Piyale Paşa komutasındaki donanma ile birlikte komutasındaki yaya 60.000 kişiden oluşan Osmanlı Ordusunu, 2 Temmuz 1570'de Limasol'a çıkardı. 15 Eylül 1570 tarihinde Lala Mustafa Paşa, tören ile Lefkoşa şehrine girdi.[8]15 Eylül 1571’de adadan ayrıldı ve İstanbul'a döndü.
İran seferi: III. Murat devrinde, İran seferi dolayısıyla Erzurum kuvvetleri serdarlığına atandı. 5 Nisan 1578'de sefere çıktı. Aynı yıl İran ordusunu bozarak Tiflis'e girdi. Gürcistan ve Şirvan'ı aldı. Ardından, komutayı Özdemiroğlu Osman Paşa'ya bırakarak İstanbul'a döndü. İbrahim Peçevi, onun İran Seferi hakkında; İranlılar, ondan yedikleri dayağı hiçbir serdârdan yemediler! demiştir.
Sadrazamlığı: 30 Eylül 1579’da Sokollu Mehmet Paşa'nın ölümüyle ikinci vezir, yeni Sadrazam Şemsi Ahmet Paşa'nın kısa süre sonra ölümü ile 28 Nisan 1580'de sadrazam oldu. 3 ay 9 gün sonra 7 Ağustos 1580'de İstanbul'da vefat etti.
Evlilikleri: İlk evliliğini Memlük Hükümdarı Kansu Gavri’nin oğlu Mehmed Beyin kızı Fatma Hatun ile yaptı. Bu evliliğinden olan oğlu Mehmed Paşa, babasının vefatından beş yıl önce Halep Beylerbeyi iken vefât etti.
kinci evliliğini Kanuni Sultan Süleyman Hanın oğlu, Şehzade Mehmed’in kızı Hüma Sultan ile yaptı. Bu evliliğinden de Sultanzade Abdülbaki Bey isimli bir oğlu oldu.
Hayır işleri: Kıbrıs ve Kafkasya fetihlerindeki ganîmet hissesi olmak üzere, elde ettiği serveti hayır işleriyle harcadı. Konya’da Şehzade Selim’in lalasıyken Ilgın’da cami, bedesten, kervansaraydan oluşan külliye; Erzurum’da beylerbeyi iken Lala Mustafa Camii; Şam’da beylerbeyi iken 360 odalı Lala Paşa Hanı ve Hamamı, tekke; Suriye'nin Kuneytra şehrinde câmi ve imaret; Kıbrıs'ın fethinden sonra Lefkoşa’da açtığı Hz. Ömer Camii'ne vakıflar; İran Seferi sırasında Kars’ta, Tiflis’te camiler yaptırmıştır. Hicaz bölgesinde Mekke ve Medîne’de bâzı hizmetleri vardır. Paşanın kabri Eyüp Sultan Camii müştemilatında bulunmaktadır. Latin harfleriyle yazılan mezar taşında "Kıbrıs Fatihi" ifadesi yer almaktadır.
Hayırlar sahibi Lala Mustafa Paşa'yı hayırla yad ediyor, mevladan rahmet niyaz ediyorum.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Şampiyon Ilgın Spor

Şampiyon Ilgın Spor
Şampiyon Ilgın Spor
Ilgın Güncel
Şampiyon olarak Süper Gruba yükselen Ilgın Spora emeği geçen başta teknik direktör Ayhan Paşa, futbolcularımızı ve emeği geçen herkesi gönülden tebrik ediyorum.  Şampiyon Ilgın Spora Süper Amatör Kümede, Ilgın Araştırmaları / Beytullah Yıldırım olarak gönülden destekliyor başarılarının devamını diliyorum. 

Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın İsim Kökeni

Ilgın Adı Hakkında
Ilgın Kaplıcaları
Ilgın Hakkında Genel Bilgiler

1. Ilgın ismini kışın karda sadece bir gün boyunca açan bir çiçek'ten almıştır.
2. Ilgın Kplıcalarının varlığından hareketle “Allah’ın, Yaratıcı’nın Hamamı” anlamına Hüdâî Hamamı ismiyle de anılmıştır.
3. “Kaplıca” anlamındaki Germ kelimesi, tek başına Ilgın’ın adı olarak kullanıldığı gibi çoğunlukla Ab-ı Germ (Ilık Su, Kaplıca) terkibiyle de kullanılmıştır.
4. Yine kaplıcanın varlığı sebebiyle "Ilık su, ılığın" anlamında Ilgın ve Ilgun isimleri de tarihi kaynaklarda ilçeyi tanımlamak üzere kullanılmaktadır.
NOT: Şehrin adının değişmesinde, Ilgın yöresinde aynı adla anılan ağaçların etkili olup olmadığı ayrıca araştırılmalıdır. Osmanlı döneminde Fatih Sultan Mehmed'in yöreyi fethinden sonra hem el yazması eserlerde ve kitâbelerde "Ilgın" isminin kullanımı yaygınlaşmıştır. Nitekim bugün de ilçe hala aynı adla anılmaktadır.

Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

10 Mart 2013 Pazar

Ilgın Ulaşım

Ilgın Ulaşım
Ilgın Hakkında Genel Bilgiler:
Ilgın Tren Garı

Ilgın, önemli kara ve demiryolları üzerine kurulmuş olup, konum itibariyle tarihî ipek yolunun uzantısı niteliğindedir. Tarihi Hicaz yolu olması itibariyle ve 1896 yılında yapılan demiryolunun ilçenin gelişimine katkısı büyüktür. Ilgın merkezinden geçen Konya-İstanbul ve Konya-İzmir kara yolları da ilçe ulaşımını daha canlı kılmaktadır. Ilgında bulunan kara yolu turizm ulaşım şirketleri Konya ve Akşehire düzenli ulaşım sağlamaktadır.
Konya'ya 87 km uzaklıkta olan Ilgın’ın komşu ilçelere olan uzaklıkları da şöyledir: Akşehir 46 km, Beyşehir 88 km, Kadınhanı 30 km, Sarayönü 50 km, Doğanhisar 36 km, Tuzlukçu 35 km, Yunak 87 km'dir. Ilgın-Ankara arası ise 318 km'dir.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

9 Mart 2013 Cumartesi

Ilgın Eldeş Köyü Eldesnet Web Sitesi

Eldeş Köyü Eldesnet
Ilgın Eldeş Köyü Eldesnet Web Sitesi
Ilgın'ın internetteki web siteleri
Internet ortamında Ilgın'ın ilk köy web sitesi olma özelliğine sahip olan Eldeş köyü web sitesi Eldesnet güncellenerek http://www.eldesnet.tr.gg adresinde  yayın hayatına kesintisiz olarak devam ediyor. Eldeş köyü web sitesi Eldesnet Beytullah Yıldırım tarafından gönüllü olarak tanıtım, hizmet ve sıladan gurbetteki Eldeşlilere bir hizmet amacıyla kurulmuştur.
Eldesnet web sitesinin yepyeni içeriği hazırlık çalışmaları sürmektedir. Pek yakında daha zengin bir içerik ve güncel fotoğraflar ve haberlerle takipçileri ile birlikte olacaktır. Site web adresi: http://www.eldesnet.tr.gg

Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın ve Çevresi Deprem Haritası


Ilgın Deprem ve Fay Haritası
Ilgın'ın Jeolojik ve depremselliği:
Ilgın, 1. bölge deprem kuşağı üzerinde oturmakta olup, iki fay hattı mevcuttur. Birinci fay hattı Çiğil bölgesinden gelip Kaplıca dağı eteklerinden güneydeki Çavuşcugöl kasabasına doğru uzanmaktadır. İkinci fay hattının Sivri ve Tekne dağlarının eteklerini takip ederek yine Çavuşcugöl kasabası ve Haremi linyit işletmelerine uzanmaktadır.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

6 Mart 2013 Çarşamba

Ilgın Sahip Ata Hanı

Ilgın'ın şehir merkezindeki tarihi eserler:

Ilgın Sahip Ata Hanı
Ilgın Şehir Girişi
Selçuklu dönemi hayır sahibi Sahip Ata Fahrettin Ali, hicri 666 miladi 1267 senesinde kaplıcayla birlikte hamamın yakınında Mimar Kâlûyânü’l Konevî’ye yaptırtmıştır. 1934 yılında kalıntılarına rastlanmasına rağmen bu yapı ile ilgili hiçbir iz kalmamıştır. Günümüze ulaşamayan Ilgın Sahip Ata Hanı seyyahların övgüyle bahsettiği önemli bir han olarak bahsedilmektedir.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

4 Mart 2013 Pazartesi

Ilgın Kaplıcaları 5 Yıldızlı Oteli

Ilgın Güzelleşiyor Gelişiyor Ilgın'a yapılan yatırımlar
Ilgın Kaplıcaları 5 Yıldızlı Oteli
Ilgın'da yapılması planlanan Konya Şeker tarafından 5 yıldızlı otelin projesi hakkında Recep Konuk KonTv de günden özel programında konu ile ilgili açıklamaları.
Ilgın 5 Yıldızlı Kaplıca ve Termal Oteli video KonTv Tv Programı Youtube
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın Gece Panoraması

Ilgın Gece Panoraması
Hamam dağından Ilgın'ın gece panorama fotoğrafı.
Ilgın Gece Panoraması
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın Ebu-l Hasan Bulasan Köprüsü


Ilgın'ın şehir merkezindeki tarihi eserler:
Ilgın Ebu-l Hasan Bulasan Köprüsü
Ilgın Ebu-l Hasan Bulasan Köprüsü
Ilgın'da günümüzde bilinen tarihi tarihi bir köprüdür. Osmanlı tarihçisi Matrakçı Nasuh tarafından Ilgın minyatüründe resmedilmesinden tarihtede önemli bir yapı olduğu anlaşılıyor. Ilgın şeker fabrikasından sonra Bulasan çayı üzerindedir.
Ebul Hasan yada Bulasan Köprüsü ismi ile de tanınmaktadır. Ayrıca köprünün yanında bir hamam oluşundan ötürü Hamamdere Köprüsü ismi de buraya verilmiştir. Köprünün kitabesi bulunmamakla beraber, yapı üslubundan Osmanlı döneminde yapıldığı sanılmaktadır. 
Bulasan köprüsü, kesme taştan yapılmış olan köprünün iki ana gözü vardır. Bu gözler sivri kemerli olup, tempan duvarlarına göre daha içeridedir. Sonraki yıllarda köprünün Afyon yönü tarafına bir göz daha eklenmiştir. Köprünün uzunluğu 33 m., eni 4.55 m.dir. Kemer açıklıkları da 6’şar m.dir. Gözler arasında üçgen şeklinde sel yaranlar bulunmaktadır. 
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın Argıthanı Argıt Baba Tekke ve Zaviyesi


Ilgın'ın belde ve köylerindeki tarihi eserler:
Ilgın Argıthanı Argıt Baba Tekke ve Zaviyesi
Ilgın Argıthanı Argıt Baba Tekke ve Zaviyesi
Argıt baba yada Argıt Dede olarak bilinen İslam büyüğünün Argıthanında bulunan tekke, zaviyesi ve kabristanlığı haziresinden günümüze pek fazla bir şey ulaşmamıştır. Çok özel bir tarihi öneme sahip olan Argıt Baba tekke ve zaviyesi Argıthanı çevresindeki Selçuklu devri tarihi kalıntılarındandır.
Argıthanı eski konumu olan Dibekli köyü, Argıt Baba neslinden Şeyh Bedreddin ve Şeyh Abdullah’ın tımarıdır. Anadolu Selçukllularının  XII. ve XIII. asırlarında bu bölgeye hakim olan büyük Yesevi Dervişi Argıt Baba Hazretleri, kurdukları zaviye ile Argıt ve çevresini İslamlaştırmış ve Türkleştirmiştir.
Anadolu’da Yesevi Dervişleri ve Argıt Baba
Argıt Baba Şemsed-Din Altun-Aba’nın 1202 de kervansarayını yaptırmasından önce Anadolu’ ya gelen bir yesevi dervişi ve halifesidir. Anadolu Selçukluları döneminde Konya ve çevresinde gayri Müslimlerin İslamlaşması ve Türkleşmesi için gayret sarfeden, yanında Özbekistan’dan gelen Türkmenlerle bir koloni kuran, çevresindeki araziyi işleyen, tarım ve hayvancılıkla uğraşan bir şeyh ve Türkmen beyi olması kuvvetlidir.
Bölgeye adını veren, bugün kalıntıları bulunan tekkesinde Ahmet Yesevi’ nın tasavvufi düşüncesini öğrencilerine ve kendisine tabi olan cemaate anlatan karizmatik şahsiyete sahip bir liderdir. Bu kolonizatör Türk Dervişini , bölgenin emniyeti, düşmanları, yahut saldırılarından korunması, çevrenin imarı, güzelleştirilmesi, tarım ve hayvancılığı geliştirerek, dervişlerin ve cemaatin kendi ellerinin emeğini yemeleri, üretime devlet ekonomisine katkıda bulunmak için faaliyet gösteren  Argıt Baba , teke ve zaviyesi eğitici çevre teşkil etmiştir. Bir yandan  dini, tasavvufîye beşeri münasebetler yönünden de Argıt Baba ve çevresi, bölgenin İslâmlaşması , Türkleşmesi   sürecine önemli derecede katkıda bulunmuş- tur.
Argıt Baba Ahmet  Yesevi’nin Türkistan ve çevresinde üstlendiği İslamlaşma, Türkleşme faaliyeti ve fonksiyonu Konya, Ilgın Argıthanı çevresinde , üstlenen bir tasavvuf şeyhi ve lideridir.
Argıt Babanın tekke ve zaviyesi II. asır sonunda günümüze kadar tesir ve fonksiyonunu devam ettirmiştir. Bugün gençlik parkı içinde bulunan, Roma Devletine ait olan ve Argıt Baba mezarlığına getirilen bir lâhit üzerine bilginlerin babası Hattat Hasan Baba 1055-1645 de öldü ibaresi Osmanlıca olarak basılmıştır Hasan Baba Şeyh Velinin oğludur. 1583 yılında Dibekli (Argıt) ve çevresi Babası olan Şeyh Abdullah oğlu Şeyh Veli Babaya bu islamı ve dini hizmetlerin devamı için tımar olarak verilmiştir.Bu da Argıt Baba zaviyesinin ilk çağlardan kalma bir Hristiyan manastırı çevresinde kurulduğunu göstermektedir 17 yy ölen Argıt Baba tekke ve zaviyesinin zaviyedarı Hattat Hasan Babanın bu mezarlıkta gömülü olup vücudu çürüyen boş bir Roma mezarına gömüldüğünü üzerindeki yazıdan anlıyoruz. Bu yazılı belge Yesevi halifesinden olan Argıt Baba’nın tasavvufi sisteminin 17 yy da bu çevrede bu tekke ve zaviyede devam ettiğini göstermektedir .
Argıt Baba tekke ve zaviyesi Argıthanı Doğanhisar yolunun üç buçuk kilometresinde bulunmaktadır bu tekke ve zaviye çevreden gelenler ve çobanlar tarafından tahrip edilmişken Belediye Başkanı Tekin Kavlak zamanında yeniden restore edilmiştir Buradaki camii tekke ve zaviyenin zaviyedarı olan Halep Türkmen’lerinden olan Şeyh Hasan Bilgin tarafından , onun gönderdiği halkın desteği ile 1948 yılında yaptırılmıştır Burada şeyh Hacı Veliyüd-Din Efendinin aş hanesi vardı. Devamlı kazan kaynar gelen geçene yemek verirlerdi.Bu tekke mezarlığında Pir Abdullah Efendinin mezarı vardır bu gün ortalıkta  yoktur, ayrıca Hattat Hasan Babaya ait mezarlıkta gençlik mezarına kaldırılmıştır. 
Argıthanında 1310/1890 yılında ölüp Türkmen mezarlığına gömülen Halepli Medrese müderrisi Şeyh Hacı Veliyüd’din Efendi Argıt Baba zaviyesinin son Şeyhi zaviyedarıdır.  Bu zaviyenin  125 dönüm vakıf arazisi bulunuyordu. Bu nesil oğlu müderris Abdüsselam efendi Salih Efendi ve Hoca Hasan Bilgin ile son bulmuştur. (A. Ş. CERAN , 1996, s. 21,22)
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın Eldeş Höyük (Nodalar II.)

Ilgın Eldeş Höyük (Nodalar II.)

Ilgın'ın belde ve köylerindeki tarihi eserler:
Eldeş Nodalar II Höyük
Eldeş Nodalar II Höyük
Ilgın'ın Eldeş köyü kırsalında olan ve halk arasında Nodalar höyük diye bilinen höyük önemli bir tarihi kalıntıdır. Eldeş Nodalar 2 höyük  Ilgın'ın yaklaşık 10 km. doğusunda Beykonak yolunun 500 m. doğusunda yer alır. Boyutları 75 m. x 25 m.dir. Keramik buluntular Geç Kalkolitik, ilk tunç çağı İTÇ II. bin ve demir çağlarına aittir. Yapılan incelemelerde Nodalar höyükte İTÇ'na ait taştan yapılma bir el baltası bulunmuştur. Höyüğün üzerinde yapılan tarım ve kaçak kazılardan dolayı zarar görmüştür.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın Kuru (Kör) Çeşme

Ilgın Kuru (Kör) Çeşme

Ilgın'ın şehir merkezindeki tarihi eserler:
Ilgın Kuru (Kör) Çeşme
Ilgın merkezde olan Kuru diğer adı ile kör çeşme, taş işlemesi ve süsleme özellikleri bakımından Selçuklu dönemine ait olduğu düşünülen çeşmenin maalesef kitabesi olmadığı için hangi tarihte ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Yapımında kullanılan malzemelerin devşirme antik yapı parçaları olduğu dikkat çekmektedir. Sağlam fakat kullanılmadığı için halk arasında kuru veya kör çeşme olarak bilinir. Ilgın Lala Mustafa Paşa Külliyesinin güneyinde bulunan Kuru Çeşme küçük onarımlar geçirmesine rağmen kısmen orjinalliğini korumaktadır.  Günümüzde suyu olmadığı için kullanılmayan çeşme Ilgındaki güzel ilgiye muhtaç tarihi eserlerden bir tanesidir.

Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın Eski Askerlik Şubesi (Redif Taburu Merkez Konağı)


Ilgın'ın şehir merkezindeki tarihi eserler:
Ilgın Eski Askerlik Şubesi Redif Taburu Merkez Konağı
Ilgın Eski Askerlik Şubesi Redif Taburu Merkez Konağı
Ilgın merkezde Fahrettin Altay parkı içerisinde bulunan ve restore edilerek günümüzde şehir müzesi haline dönüştürülen Ilgın Redif Taburu binası çevre düzenlemesi ile ve sosyal tesisleri ile Ilgın'da ilgi merkezi konumundadır.
Askerlik Şubesi binası bodrum üzerinde iki katlıdır  Kitabesi olmamasına rağmen Konya salnamesinde eski hükümet konağı ile Jandarma konağının H. 1310 M. 1892 yılında yapıldığı belirtilmektedir. 12x23 m. Ölçüsünde olan bu bina kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen plan üzerine oturtulmuştur. Girişi kuzey cephesinde olan yapı kesme taşlarla yapılmıştır.
Barok cephe özellikleri ile 18. yüzyıl sonlarında yapılmış mütevazi eserlerden biridir. Binanın planı sofalı eski Türk evlerini hatırlatmaktadır. Tanzimat üslubu şeklinde de adlandırılan bu çeşit yapıların en tipik özelliği, cephelerinde bir çok antik taklidi sütuna dayanan üçgen biçimli alınlığı oluşudur. 

Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları


Ilgın Bulcuk Köyü Bizans Hamamı


Ilgın'ın belde ve köylerindeki tarihi eserler:
Bulcuk Köyü Tarihi Bizans Hamamı

Bulcuk Köyü Tarihi Bizans Hamamı
Bulcuk köyü bugünkü yerleşim alanı içerisinde bulunan tarihi hamam kalıntıları mimari açıdan önamli bir yapıdır. Farklı faktörler dolayısı ile tahrip olmuş durumdaki yapı incelenmeye ve korunmaya muhtaç durumdadır. Köy halkı arasında Bizans Hamamı olarak adlandırılan eser Bulcuk köyünün eski bir yerleşim birimi üzerinde kurulduğunu göstermektedir. 

Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları


3 Mart 2013 Pazar

Ilgın Beykonak Dediği Sultan Tekkesi Türbesi

Ilgın'ın belde ve köylerindeki tarihi eserler:
Ilgın Beykonak Dediği Sultan Tekkesi Türbesi
Eski adı Tekke olan Beykonak belde belediyesinin kurulmasında etkili olan Horasan erenlerinden Dediği veya Didiği sultan türbesi, mescidi, ve kabirlerden oluşan tekkesi. Türbe ve mescid Selçuklu dönemi eseri olup onarım ve restorasyon sonucu bu günkü halini almıştır. Civarında metfun bulunan dönemine ve daha sonrasına ait kabirler vardır.
Yaşadığını diyen ve söylediğini yaşayan, bu sebeple Dediği veya Didiği Sultan adları ile anılan büyük Hak dostu velî. Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. On ikinci asırda yaşadığı tahmin edilmektedir.
Horasan'da Ahmed Yesevî neslinden gelen Şahoğulları sülâlesine mensuptur. Küçük yaştan îtibâren yüksek ecdâdının himmet ve tasarrufları ile yetişti. İlimde kemâl derecesine ulaştıktan daha sonra hocalarının işâreti ile diyâr-ı Rum'a, Anadolu'ya doğru yola çıktı. Bu sırada Turgud ve Bayburd adlarında iki kardeş de kendisine katıldı. Aylarca süren yolculuktan daha sonra Anadolu'ya yaklaştıkları esnâda, Dediği Sultan, iki kardeşe; "Burada yollarımız ayrılıyor. Siz Anadolu'ya doğru yolunuza devâm edin. Ben Hicaz'a gidiyorum. İnşâallah tekrar buluşuruz." dedikten daha sonra onları Anadolu içlerine saldı. Kendisi Hicaz'a yöneldi. İnsanlara doğru yolu gösterecek mübârek irşâd görevine başlamadan önce Beytullah'ı tavâf ederek Fahr-i Kâinâtefendimiz (SAV)'i ziyâret etti. Bu arada Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevverede bulunan âlimler ve evliyâların sohbetlerine katıldı. Bilhassa Hacı İbrâhim Sultanın derslerine katılarak ondan tasavvuf yolunu öğrendi. Tasavvufta kemâl mertebelere kavuştu.
Sonra yola çıkarak Anadolu'ya gelip Beyşehir yakınındaki Melengörit Dağı eteğine çadır kurdu. İlim tâlibleri kısa bir süre daha sonra onun kıymetini anlayıp etrâfında geniş bir halka meydana getirdiler. Dediği Sultan talebelerine ders vermekle meşgûl iken yine Horasan'dan gelen büyük velî Seyyid Hârun hazretleri de Seydişehir'e gelip yerleşerek insanlara Ehl-i sünnet yolunu öğretmeye başlamıştı. Seyyid Hârun'un şöhretini duyan Dediği Sultan'ın talebeleri hocalarına gelerek:
"Efendimiz Vervelid eline büyük bir velî gelmiş, çok çeşitli kerâmetleri zâhir olmuş, onun fazîlet ve şerefi halk arasında dillere destan olmuş, herkes ondan bahsediyor." dediler. Dediği Sultan hazretleri: "Öyle ise o mübârek zâtı ziyâret etmek bize borç oldu. Hemen onun ziyâretine gitmeliyiz." dedi. Yanına iki dervişini alıp yola çıktılar. Çiğil Dağına geldiklerinde önlerine bir ayı çıktı. Kendisine itâata geldiğini anlayan Dediği Sultan hayvana bindi. Dervişlerle berâber yürüdüler. Öte yandan bunların gelişi Seyyid Hârun'a mâlum oldu.
"Dediği Sultan bir ayıya binmiş, bize geliyor. Gelin biz de o mübârek zâta istikbâl edip karşılayalım." dedi. Hârun Velî'nin talebeleri; "Efendim mâdemki o zât bir ayıya binmiş geliyor. Onun bir kerâmeti ola. Bu kerâmeti sâyesinde içimizdeki îmânsızların îmâna gelmelerini kuvvetle zaanetmekteyiz. Senden zâhir olan hârika işlere biz doyamadık. Onları hatırladıkça bizleri büyük bir aşk kaplıyor." dediler. Bu sözler üzerine Hârun Velî işâretle bir taşı göstererek; "Yâ Allah!" deyip taşın üzerine bindi. Taş, Allahü teâlânın izniyle yürümeye başladı. Görenler ne söyleyeceklerini bilemiyorlardı. Bu halde giderlerken uzaktan kendilerine doğru gelen kalabalık bir grup gördüler. Dediği Sultan ayıya binmiş, yanında iki dervişi ve etraftan görenler de peşinde olduğu halde geliyorlardı. Onlar da gördüler ki Seyyid Hârun, taş üzerine binmiş karşılamak için geliyor. Kalabalık ahali hayret ettiler. Dediği Sultan; "Biz canlıya bindik, o cansıza binmiş Allah selâmet versin." dedi.
Tam karşı karşıya gelince selâmlaştıktan sonra, bineklerinden indiler. Birbirleriyle kucaklaştılar. Bu manzarayı gören kâfirlerden pek çoğu Kelime-i şehâdet getirerek oracıkta müslüman oldular. Bu hayırlı karşılaşmaya şâhit olan müslümanlar da sevinçten tekbir getirdiler. Bu sırada tam öğle vakti idi. Seyyid Hârun hazretleri; "Cemâatle öğle namazı kılalım. Herkes abdestini alsın." dedi. Fakat abdest almak için su bulamadılar. Hârun Velî asâsını yere vurdu. Cenâb-ı Hakk'ın izniyle oradan su fışkırmaya başladı. O pınar şimdi Dediği Sultan Pınarı olarak anılmaktadır. Pınardan abdestlerini alıp öğle namazını kılmak için hazırlandılar. Hârun Velî; "Dediği Sultan sen imâm ol." dedi. Dediği Sultan ise:
"Hayır siz varken imâmlık yapamam, ümmîyim, ilm-i zâhir bilmem. Lütfen siz buyurun." dedi. Böylece öğle namazını Seyyid Hârun Velî'nin arkasında edâ ettiler. Bundan daha sonra Dediği Sultan üç gün Hârun Velî'nin ibâdethânesinde kaldı. Bu müddet içinde sohbet edip hal dillerince söyleştiler. Dediği Sultan üç günün bitiminde müsâade isteyip talebelerinin başına döndü.
Dediği Sultan'ın sâhib olduğu ahlâk ve fazîleti sebebiyle kısa sürede etrâfındaki talebeler ve dostlar halkası büyüdü. Bunun üzerine Aladağ taraflarında bir müddet daha kalan Dediği Sultan, Turgud ve Bayburd kardeşlerin yanına gelmesinden daha sonra Ilgın'a döndü ve Mahmûd Hisar (Mahmuthisar) köyüne yerleşti. Ancak talebeleri de hocalarını bırakmadılar. Onunla birlikte gelerek köye yerleştiler. Ona gönül verip bağlananlar, duydukları ve şâhit oldukları birbirinden enteresan ve unutulmaz hatıralardan başkalarının da istifâde etmesi için bunların bir kısmını kaydettiler. Böylece 484 beytlik Menâkıbnâme vücûda geldi.
Ömrünü İslâmiyete hizmetle geçiren Dediği Sultan, vefât ettiği zaman çok uzak yerlerden yüzlerce insan geldi. Her birisi onun mübârek nâşını alıp kendi bölgelerine götürmek istiyorlardı. Ancak hiçbirisi nâşı yerinden kaldırmaya muvaffak olamıyorlardı. Sonunda Dediği Sultan, Selçuklu Sultanının âilelerinden Kadıncık Ana'nın inşâ ettirdiği zâviye yanındaki türbeye defne karar verildi ve öyle yapıldı. O günden bugüne Dediği Sultan hazretlerinin kabri ünlü bir ziyâretgâh oldu.
Dediği Sultan'ın, Mahmûd adında bir oğlu vardı. Ayrıca yetiştirdiği yüksek halîfelerinden 350 tânesinden herbirini Anadolu'nun bir bölgesine göndermiş,Halkın eğitim ve terbiyesiyle meşgul olmalarını sağlamıştır.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları


Ilgın Sungurbey Türbesi

Ilgın'ın belde ve köylerindeki tarihi eserler:
Ilgın Sungur Bey Türbesi
Ilgın Sungur Bey Türbesi
Beykonak beldesinin önemli bir ören yeri olan ve Sungurbey mezrasında bulunan Sungurbey kümbetinin çevresi eski bir mezarlık konumundadır. Ilgın'da Mahmuthisar köyünün 4 km kuzeyinde, Ilgın ovasına hâkim bir tepede yine aynı isimli mezrada bulunan Sungur Bey Türbesi Beykonak kasabasına bağlıdır. Bölge halkı tarafından "Kümbet" olarak bilinmektedir.
Ilgın Sungurbey türbesinin yapısı ayakta kalarak günümüze ulaşmıştır. Türbe içinde bulunan mezar taşı osmanlıca olarak mevcuttur. Türbe ve mezar bakımsız olup kısmende olsa zarar görmüştür. 
Hasan Bahar Doğanhisar, Ilgın, Kadınhanı ve Sarayönü Yüzey Araştırmaları 1995 isimli araştırmasında Sungurbeyin eski bir yerleşim yeri Osmanlı döneminde Aksungur köyü olduğunu işaret ediyor. "XVI. Yüzyıl Osmanlı tahrirlerinde Akşehir kazasına bağlı Aksungur Köyü olarak geçen ve yeri bilinemeyen köyün bugün Sungurbey Türbesi olarak bilinen Ağalar Köyü'nün 3 km doğusunda olduğunu tespit ettik." diyor.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları


2 Mart 2013 Cumartesi

Ilgın Yalburt Hitit Havuzu

Ilgın Yalburt Hitit Havuzu
Ilgın'ın belde ve köylerindeki tarihi eserler:
Ilgın Yalburt Hitit Havuzu
Yalburt Hitit anıtı Ilgın'nın Çobankaya köyü, Çobankaya yaylasında bulunan en önemli Hitit dönemi tarihi eseridir.
Yalburt Hitit su anıtı, Konya’nın Ilgın ilçesinin 23 km. kuzeybatısındaki Yalburt olarak bilinen çayırlık bir alanda yol kenarındadır. 1970 yılında bir buldozer tarafından tepenin yamacı düzenlenirken yol düzenleme çalışmalarında tesadüfen bulunmuş ve aynı tarihte Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürü Raci Temizer tarafından kazılmıştır.

Hitit Kralı IV. Tutalia'nın Yalbuttaki Mührü
Üzerinde hiyeroglif yazılar bulunan 20 taş bloktan oluşturulmuş, 13 metreye 8 metre boyutlarında dikdörtgen şeklinde bir havuzdur. İçe bakan yüzeyleri Luvice bir yazıt ile işlenmiş bloklar havuzun 3 kenarını (güney, batı ve kuzey) oluşturur. 4. kenarın (doğu), zamanında benzer bloklara sahip olup olmadığı belli değildir. Yazıtın ilk bloğunda Kral Tuthaliya adı, kanatlı güneş simgesi ile birlikte açıkça görülmektedir. Hitit kralı VI. Tutalia MÖ 1236 yılında tahta geçmiştir. Blokların çoğu aynı yerde geç devirlerde inşa edilmiş yapılarda kullanılmış olarak bulunmuştur. Blokların şu anki restore edilmiş sırası tamamen doğru değildir ve bir miktar bloğun da eksik olduğu anlaşılmaktadır. Poetto ve Hawkins’in incelemelerine göre 1., 16. ve 10. bloklar çok büyük ihtimalle yazıtın ilk üç bloğudur ancak kalan bloklar için kesin bir şey söylenemez. Yazıt, (IV.) Tuthaliya‘nın savaşlarından ve başarılarından bahsetmektedir. Anıt, büyük ihtimalle Hititlerin diğer su anıtlarına (örneğin Eflatunpınar) benzer şekilde bir havuz veya su rezervuarı olarak yapılmış olmalıdır.
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları