29 Nisan 2021 Perşembe

Ilgın Hatırası Ilgın Zahire Pazarı

 Ilgın Hatırası Ilgın Zahire Pazarı

Ilgın, eski Buğday pazarı (Zahire Pazarı) civarından hatıralarda kalan genel bir görünüm. Eski Ilgın buğday pazarı kurulduğu dönemlerde hayli kalabalık ve hareketli bir pazar olarak bilinir, satıcı ile tüccar buradan türlü çeşit ürünün ticaretini yaparlardı.
Zahire, sözlük anlamı olarak, Arapça bir kelime olan zahire, saklamak kökünden geliyor. Gerektiğinde kullanılmak üzere saklanıp ambarlarda depolanan buğday, arpa, yulaf ve benzeri tahıl ürünlerin yanı sıra hububat yiyecek ve azık olarak geçiyor.
Ilgın Araştırmaları Beytullah YILDIRIM 
https://ilginarastirmalari.blogspot.com
#Ilgın #IlgınBelediyesi #IlgınKaymakamlığı #IlgınKaplıcaları #IlgınTermalTesisleri #İstanbulIlgınlılarDerneği #IlgınŞifaŞehri #Konya #IlgınAraştırmaları #Tekke #Türbe #SungurBey #ŞıhCarullah #ArgıtBaba #Ayvaddede #ZahirePazarı
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları 

Ilgın Hatırası Ilgın Evleri

 Ilgın Hatırası Ilgın Evleri

Ilgın merkez, Lala Mustafa Paşa Külliyesi, Kurşunlu Camii yanında hatıralarda kalan bir sokak. Eski kerpiçten cumbalı, köşklü, müstakil ve mütevazi Ilgın evleri. Sol tarafta Kurşunlu camii, külliyenin yapılarına ait çatı örtü sistemi ve kısmen bahçesindeki kavak ağaçları görülüyor.
Ilgın Araştırmaları Beytullah YILDIRIM 
https://ilginarastirmalari.blogspot.com
#Ilgın #IlgınBelediyesi #IlgınKaymakamlığı #IlgınKaplıcaları #IlgınTermalTesisleri #İstanbulIlgınlılarDerneği #IlgınŞifaŞehri #Konya #IlgınAraştırmaları #Tekke #Türbe #SungurBey #ŞıhCarullah #ArgıtBaba #Ayvaddede #IlgınEvleri
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

27 Nisan 2021 Salı

Ilgın Belediye Binası Önü

 Ilgın Belediye Binası Önü

Ilgın, Ayvaddede Mahallesi, Ilgın Belediye binası önü. Akşam saatlerinden bir görünüm.
Ilgın Araştırmaları Beytullah YILDIRIM 
https://ilginarastirmalari.blogspot.com
#Ilgın #IlgınBelediyesi #IlgınKaymakamlığı #IlgınKaplıcaları #IlgınTermalTesisleri #İstanbulIlgınlılarDerneği #IlgınŞifaŞehri #Konya #IlgınAraştırmaları #Tekke #Türbe #SungurBey #ŞıhCarullah #ArgıtBaba #Ayvaddede
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları 

Ilgın Olukpınar Mahallesi

 Ilgın Olukpınar Mahallesi 

Olukpınar köyü, Ilgın'ın 15 Km doğusunda bir köyümüzdür. Olukpınar kuruluş tarihçesi: 1861 Yılında henüz bağımsız olan Kafkasya'nın Şapsıg, Abadzeh ve Vıhıb bölgelerinde yaşayan Çerkesler,1861'de merkezi Soçi yakınlarında olan bir Ulusal Meclis Yönetimi oluşturdular ve Eylül 1861'de Rus Çar 11. Aleksandır'dan sürülmemeleri koşuluyla görüşme ve anlaşmaya varma talebinde bulundular. Çar, Adıge temsilcilerine, ya Türkiye'ye gidin ya da Kuban boylarında göstereceğimiz yerlere yerleşin, cevabı verir. Çerkesler, Çarın direktifini reddeder. Bunun üzerine Rus ordu birlikleri Adıgeleri çember içine almaya başlar. Köyler yakılır, ele geçirilen siviller dahi, ya öldürülür ya da Osmanlı topraklarına sürgüne gönderilir. Ekim 1863'te Şapsıglar, Ruslarla ateşkese vardılar.
Buna göre: Şapsıglar 06 Mart 1864 akşamına değin köylerini boşaltacaklardı. Ateşkesin gereği olarak, Şapsıgların Meliş sülalesinden olan Çerkes Musa beyin oğlu Aptullah bey ailesi ve akrabaları ile birlikte bugünkü Adıge Cumhuriyeti, Maykop Vilayeti, Penexes kasabasından istanbul'a sürgün edilir. Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz'in emri ile gelen çerkeslerin bir kısmı İstanbul'da bırakılır ve geri kalanı Konya ili, Ilgın ilçesine gönderilir. Şapsıglar Ilgının 13 km doğusunda su kanalı geçen ve ufak çaplı iki göl bulunan bölgeye yerleşir. Bölgede Sivrisinek çokluğundan rahatsız olan çerkesler aynı bölgede yer değiştir. Yayılan Sıtma hastalığı neticesinde kalabalık ölümler gerçekleşir. Bir yerleşim yerinde ise peş peşe 3 çocuk ölmesi üzerine çerkesler yine yer değiştirip Köyün bugünkü bulunduğu yere 7'nci defa konmuş olur. Buraya çerkesce Hopleşe ismini verirler.  
Bir kısım aile ise Şereflikoçhisar'a göç eder. Nüfus az olduğu için civardan Tol denirmiş. Sürüler için tutulan bir çobanın ismi Hasan olması nedeni ile zaman içerisinde Delihasan Tolu şeklinde söylenmeye başlanır. Aile; civardaki Pusat köyünden Hacıbeyin bir kızı ile Musa beyin oğlu Aptullah beyi evlendirirler. Bu akrabalık nedeni ile Hacı beyin oğlu Bekir beyde Hopleşe köye taşınır. Delihasantolu'nda onlarada ev kurulur. Zaman içerisinde köye Yağlıoğulları diye bir aile daha gelir. Sonraları Saime kadın ve Faruk bey gibi isimler de burada oturmuştur. Aptullah beyin oğlu İshak bey Hicri 1308 (1892) tarihinde burada doğar. Süveyş Kanalı civarında askerde yaralanır ve neticesinde vefat eder. 1934 yılında cenaze köyün yeni mezarlığına defnedilir. Köyün 1 km. kadar Kuzeybatısında kalan eski mezarlık ağırlıklı olarak Kafkasyadan gelen Çerkezlerin Sıtma hastalığında kaybettiklerinin ve normal ölümlerin neticesinde meydana gelen bir mezarlıktır. 1934 yılında Soyadı alınma mecburiyeti getirilince Musa beyin Meliş sülalesi Özlü soyadını, Hacıbeyin oğlu Bekir bey ise Avcı soyadını almıştır. Köyün ilk camiisinin kapısında Hicri 1303 tarihi mevcuttur. Bu Rumi olarak 1887 yılına tekamül eder. Camii daha sonraki yıllar içerisinde, Niyazi Özlünün muhtarlığı zamanında başlayıp Süleyman Çil ile iyileştirmeler devam etmiş ve Mustafa Çolak zamanında Minaresi de bitirilerek bugünkü şeklini almıştır. 
1945 yılında ise Göçer durumunda ki Yörükler buraya iskan edilerek yerleşim yeri Tol seviyesinden Köy seviyesine çıkarılır. Böylece Olukpınar köyü 1945 yılında kurulmuştur. Çerkes İshak beyin oğlu Niyazi Özlü Hicri: 1377 (1921) burada doğmuş ve köyün ikinci Muhtarı olup, Çeşmenin yapılması, İçme suyunun getirilmesi, İlkokulun yapılması, Köye Telefon getirilmesi onun muhtarlığı zamanında yapılmıştır. 
Köy bir tarım arazisi üzerinde kurulmuş olduğu için ören yerleri zamanla kaybolmuştur. Çoğunluğu toprak damlı kerpiç yapılı evlerde oturan halkın geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Buğday, arpa, yulaf, şeker pancarı, mercimek, nohut üretilir. Köyün eski bir yerleşim yeri üzerinde kurulduğunu gösteren eski mezarlı buna işaret eder. 
Olukpınr'da süt inekçiliği yaygındır. Köy halkı, birbiriyle akraba olmalarına rağmen Olukpınar Köyünde; Sarıkeçili, Karataşlı, Karabacaklı, Hacı Nasıflı ve Çakallar yörüğü gibi Yörük sülaleler yaşamaktadır.
Fotoğrafta, Olukpınar Mahallesinde Camii ve çevresi görülüyor. 
Ilgın Araştırmaları Beytullah YILDIRIM 
https://ilginarastirmalari.blogspot.com
#Ilgın #IlgınBelediyesi #IlgınKaymakamlığı #IlgınKaplıcaları #IlgınTermalTesisleri #İstanbulIlgınlılarDerneği #IlgınŞifaŞehri #Konya #IlgınAraştırmaları #Tekke #Türbe #SungurBey #ŞıhCarullah #ArgıtBaba #Mevlana #Olukpınar
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

26 Nisan 2021 Pazartesi

Ilgın Çarşı Hatırası

 Ilgın Çarşı Hatırası
Ilgın, çarşı içinde at arabacılar. Tarih, 1980'li yılların ortaları.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

25 Nisan 2021 Pazar

Ilgın Manzarası 2015

 Ilgın Manzarası 2015

Hamam dağından Ilgın'ın genel görünümü 2015
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

24 Nisan 2021 Cumartesi

Ilgın'ın Coğrafi Konumu

 Ilgın'ın Coğrafi Konumu

Ilgın, İç Anadolu bölgesinin güney batısında yer alan Konya iline bağlı 31 ilçeden biridir. Ilgın'ın merkezi Konya’dan 87 km. mesafededir. Konya'nın kuzey batısında geniş düz bir ova üzerine kurulmuştur. İlçe sınırları 37 derece 17 dakika enlem (kuzey paralelleri) 31 derece 55 dakika boylam (meridyenleri) arasında yer alır. İlçe merkezi deniz seviyesinden yüksekliği 1039 rakımlıdır.
Konya, ili sınırları içerisinde konum olarak doğusunda Kadınhanı, batısında Akşehir, Doğanhisar, Tuzlukçu, kuzeyinde Yunak, güneyinde Derbent, Beyşehir ve Hüyük ilçeleri ile komşudur.
Fotoğrafta, Ilgın ve Konya ilinin diğer ilçelerinin haritadaki konumları görülüyor.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın Gökçeyurt Kembos Çayı

 Ilgın Gökçeyurt Kembos Çayı

Ilgın, Gökçeyurt Mahallesi merkezinde bulunan kayalık bir yamacın dibinde kaynayan doğal su kaynağı, çok güzel bir havuz oluşturduktan sonra akarak Kembos çayına dönüşür. Kembos çayı Gökçeyurtun tarım arazilerine, bağ ve bahçelerine hayat verdikten sonra Eldeş, Ilgın istikametinde korunun içinden akmaya devam eder. Dağlarda oluşan pınarlar ile birleşerek beslenen çay Eldeş köyüne ve Eldeş çayına katılır.
Su kaynağı yaz aylarında hayli azalarak durgun bir görüntü sergiler. Suyun çıkış noktasında oluşturduğu göletin çevre düzenlemesi, dinlenme alanları, kamelyalar ile birlikte birde çocuk parkı mevcuttur. Gökçeyurt için güzel bir ortam oluşturmaktadır. Kembos çayı Ilgın civarındaki çok önemli bir su kaynağı olarak öne çıkıyor.
Fotoğrafta, Gökçeyurt, Kembos Çayı'nın doğduğu gölet ve çevresi görülüyor.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

23 Nisan 2021 Cuma

Ilgın Lala Mustafa Paşa Külliyesi Şadırvanı

 Ilgın Lala Mustafa Paşa Külliyesi Şadırvanı

Şadırvan, genellikle cami avlularında ortada bulunan, çevresindeki musluklardan ve ortasındaki fıskiyeden su akan üzeri kubbeli abdest alma temizlenme yeri. Genel olarak her camide bulunur. Şadırvanın ortasındaki havuzu, estetik bir kubbe örtüsü kaplar ve sütunlarla çevrilidir. Altıgen veya sekizgen yapıyı çevreleyen saçakların altında musluklar ve oturaklar taş veya ahşaptır. Büyük camilerde şadırvanın yanında bir büyük servi bulunur. Şadırvan da Osmanlı cami mimarisinin temel öğelerindendir ve oymacılık, hat, mermer işçiliği gibi sanatlarla bütünleşmiştir. 
Ilgın Lala Mustafa Paşa Külliyesi ana unsurlarından birini teşkil eden şadırvan camii giriş kapısı karşısında avludadır. Restore edilerek yenilenen şadırvanın orijinali sekizgen planlı ve üzerinin kurşun külahla kaplı olduğu bilinmektedir. Bu şadırvanın on iki gen su haznesi harap olmuştur. Vakıflar tarafından yapılan son onarımda şadırvan yedi sütunla taşınan piramidal bir külahla örtülmüştür.
Haznenin bir yüzünde yılların yorgunluğu ile biraz yıpranmışta olsa Şadırvanın bize ulaşabilen yegane orijinal parçası olan ayna taşı müstesnadır. Kompozisyon olarak ortada tek daldan çıkan çiçeğin rozetlerle süslenmiş olduğu, iki yanında da birer ibrik motifinin işlendiği görülmektedir. Haznenin bir yüzünde musluk taşı yüzeyinde ortadaki bir daldan çıkan çiçek, bitki tarzı, uçları dördü sağda dördü solda biri zirvede toplam dokuz rozetlerle bezeli hayat ağacı ve dibinde sağında ve solunda iki yanında zarif birer ibrik motifi ile tamamlanmış kubbeli bir pano şeklinde görülmektedir.
Haydi ne duruyorsun al Abdesti, haydi o zaman Namaza. 
Kıl Namazın sultan eyle kendini, viranelerden al kendini.
Fotoğrafta, Ecdadımızın nefis hatırası.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

İlk Meclisin Açılışı ve Ahmet Nafiz Özalp

 İlk Meclisin Açılışı ve Ahmet Nafiz Özalp 

Bundan 101 yıl önce bugün, 23 Nisan 1920 Cuma günü, Hacı Bayram Veli Camii’nde ve onun manevi huzurunda başta Gazi Mustafa Kemal Paşa ile beraberindekilerin topluca kıldıkları Cuma Namazı sonrasında Hacı Bayram Veli türbesinden getirilen sancağın asıldığı ilk Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi, okunan Kur'anlar, indirilen hatimlerle, kurbanlar kesilerek hep birlikte yapılan dualarla açılmıştır.
Cumhuriyete ve bağımsızlığa giden yolda önemli bir adım olarak açılan ilk Meclisin, ilk Ilgınlı Milletvekili olan, Ilgın Belediyesi önceki Belediye Başkanlarından Merhum Hacı Halit Özalp’in abisi, yine Ilgın Belediye Başkanlarından Avukat Ramazan Yetkin Özalp’in amcası, Merhum, Hacı, Ahmet Nafiz Özalp bizzat açılışa katılmıştır. 
Ahmet Nafiz Özalp, 1889 senesinde Ilgın'da doğmuştur. Konya Hukuk Mektebi mezunudur. Konya İli Muhasebe Kalemi Kâtipliği, Sanayi Mektebi Kâtipliği ve Nevşehir İdadisi Resim Öğretmenliği, Yıldızeli, Canik Bidâyet Mahkemesi Müddeî-i Umûmîliği (Savcısı), Samsun 32. Fırka Adli Müşavirliği, TBMM I. Dönem Canik (Samsun) Milletvekilliği, Memurin Muhâkemâtı Tetkik Heyeti Reisliği, Diyarbekir İstiklâl Mahkemesi Üyeliği (Seçilmiş ancak göreve gitmemiştir) yapmıştır. Evli ve bir çocuk babasıdır. Ilgınlı hukukçu ve siyasetçi Ahmet Nafiz Özalp 13 Kasım 1955 Tarihinde 66 yaşında vefat etmiştir.

Özalp, Kurtuluş savaşı sırasında ve sonrasında meclis kürsüsünden meclis tutanaklarına geçen önemli konuşmalar gerçekleştirmiştir. Ilgın ile ilgili olarak; “Ilgın kazası ahalisinden bazı eşhasın Hükümetten olan matlubatına (hacet-isteklerine) dair” konuşmasıdır. (125 önerge 29 cilt 22 (eht) birleşim sayfa 30). Özalp, TBMM çok sayıda önerge de bulunarak ülkemize hizmet etmiştir.
TBMM Arşivi
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları


Ilgın Handevi Kandevi Türbesi Gece

 Ilgın Handevi Kandevi Türbesi Gece
Ilgın, Handevi Kandevi Hazretleri Türbesi gece görünümü.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

22 Nisan 2021 Perşembe

Ilgın Lala Mustafa Paşa Külliyesi Küçük Kapı

 Ilgın Lala Mustafa Paşa Külliyesi Küçük Kapı
Lala Mustafa Paşa Külliyesinin arasta bölümünün caddeye açılan, girilirken tam kıble istikametinde olan küçük kapı. Ecdadımız her alanda olduğu gibi mimaride de çok hassas ve estetik hesaplamalar yapmıştır. Bu kapı Edep Kapısı, kıbleye dolayısıyla Kabe-i Muazzamaya hürmetten biraz illa eğilerek tazim ve saygı ile girmeyi sağlamak için yapılmış olmalı.
Yunus Emre Hazretleri'nin buyurduğu gibi “Gezdim Halep ile Şamı, Eyledim ilmi talep, meğer ilim bir hiç imiş, illâ edeb illâ edep.”   
Fotoğrafta, Ilgın Lala Mustafa Paşa Külliyesi Arastasının Küçük Kapısının sokaktan girişi görülüyor.
Ilgın Araştırmaları Beytullah YILDIRIM
https://ilginarastirmalari.blogspot.com
#İstanbulIlgınlılarDerneği #BeytullahYILDIRIM #IlgınAraştırmaları #Ilgın #IlgınBelediyesi #IlgınKaymakamlığı #IlgınKaplıcaları #IlgınTermalTesisleri #IlgınŞifaŞehri #Konya #LalaMustafaPaşaKülliyesi #KüçükKapı #Edeb
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın Bulcuk Kamışlıçukur Göleti ve Mesire Alanı

 Ilgın Bulcuk Kamışlıçukur Göleti ve Mesire Alanı
Ilgın ve çevresindeki mesire, piknik alanları. T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü Bulcuk göleti ve çevresi Kamışlıçukur piknik ve dinlenme alanı. Bulcuk mahallesinin yanı başında, akarsuyu, göleti, buz gibi pınarlarından akan suları ile çam ormanı ile iç içe yayla havası almak ve ailece güzel bir gün geçirmek için güzel bir bölgemiz. Olta balıkçılığı, doğa yürüyüşü, ve dinlenme alanları ile Bulcuk Köyü Ilgın çevresindeki en ideal piknik ve dinlenme alanlarından birisine sahiptir.
Fotoğrafta, Ilgın, Bulcuk Kamışlıçukur göelti ve çevresi görülüyor.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

21 Nisan 2021 Çarşamba

Ilgın Misafirli Mahallesi

 Ilgın Misafirli Mahallesi 

Misafirli köyü eski adı ile Kürtköy, Ilgın'ın 17 km. kuzeyinde Gavur dağlarının batısında, Ilgın gölünün doğusunda, düz bir arazi üzerinde kurulmuştur. Köyün tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur.  Misafirli Köyü'nün 1501 yılında Dereköy'e bağlı “Kürd mezrası” olduğu kaynaklarda nakledilmektedir. Köyün batısındaki harman yerinde tarihi bir höyük bulunmaktadır. İlk adı Kürtköyü'dür. Daha sonra  Misafirli olarak değiştirilmiştir. Köyün ilk kuruluş yeri Mahmuthisar'dır. İkinci yerleşim yeri olan Çavuşçu'dan sonra şimdiki bulunduğu bölgeye göçerek buraya yerleşmiş bir Yörük köyüdür. Toprak damlı ve kerpiçten yapılmış evlerde yaşayan halkın geçim kaynağı, tarım ve hayvancılıktır.
Fotoğrafta, Ilgın, Misafirli Mahallesi köy içinden bir görünüm.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın Argıthanı Tren İstasyonu

 Ilgın Argıthanı Tren İstasyonu
Argıthanı Tren Garı. Osmanlı Devleti zamanında II. Abdülhamid Han tarafından 1896 yılında yaptırılan Tarihi Hicaz Demiryolu Argıthanından   geçmektedir. Bu demiryolunun bölgemize ve çevresinin gelişimine katkısı büyüktür.
Fotoğrafta, Ecdat yadigarı, Arhıthanı tren istasyonu ve istasyonda tren bekleyen yolcular görülüyor.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları


20 Nisan 2021 Salı

Ilgın Hitit Dönemi Kral IV. Tuthaliya

 Ilgın Hitit Dönemi Kral IV. Tuthaliya

Kadim şehrimiz Ilgın Milattan Önce 1660 - 1190 yıllarda Anadolu'da hüküm süren Hitit İmparatorluğu’nu idaresinde Yalburt adı ile anılıyordu. Ilgın Çobankaya yakınlarındaki Yalburt Kutsal Su anıtı havuzu, Arzava Seferi M.Ö. 1250-1220 sırasında inşâ ettiren Hitit  Kralı IV. Tuthaliya'dır. Hitit dönemde Ilgın önemli bir yol güzergâhında olama özelliğini ve konumunu korumuştur.
IV. Tuthaliya, III. Hattuşili'nin oğludur. Yeni krallık döneminde M.Ö. 1236 yılında tahta geçmiştir. Annesi Puduhepa'dır. IV. Tuthaliya babasının sarayında Hattuşa'da doğmuştur. III. Hattuşili'den sonra tahta geçme önceliği IV. Tuthaliya'nın değil ağabeyinindi. Ancak IV. Tuthaliya babası tarafından geleceğin hükümdarı olarak yetiştirildi. Kral olmadan önce kendisine önemli görevler verildi. Kral olduktan sonra IV. Tuthaliya ilk eşi olan bir Babil prensesiyle evlendi. II. Ramses'e kız kardeşini eş olarak verdi. Asur'la da barış süreci sürmekteydi. Bu süreç M.Ö. 1230'da Asur hükümdarı I. Tukulti-Ninhura ile yapılan Nihriya Savaşı ile son buldu. Savaşı Hitit ordusu kaybetti. Bu dönemde IV. Tuthaliya tahtını kısa süreliğine kaybetmiş yerine tahtta hak iddia eden II. Muvattalli'nin oğlu Kurunta geçmiştir. Bir sene sonra IV. Tuthaliya ikinci kez tekrar tahta çıkmıştır. M.Ö. 1215 yılında IV. Tuthaliya ölmüştür.
Fotoğrafta, Ilgın, Yalburt'taki Hitit Havuzundaki taş bloklardaki ilk blokta Hitit Kralı IV. Tuthaliya'nın kartal kanatlı figürlü kabartma mührü görülüyor.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

19 Nisan 2021 Pazartesi

Ilgın Mahmuthisar Mahallesi

 Ilgın Mahmuthisar Mahallesi

Mahmuthisar Köyü, Ilgın'ın 15 km. güneydoğusunda Sultan dağlarının uzantısı olan Ambayıt dağı, Çardaktepe ve Atuçuran dağlarının eteğinde Yeşil göl su kaynağının yaklaşık 700 m. yakınında İlice çayı ve Cami çayı etrafında ovaya açık vaziyette kurulmuş bir orman köyüdür. İlice çayı ve Cami çayı, Yeşil göl su kaynağından çıkar Beykonak (Tekke) Kasabası'ndan gelen Hatıllı suyu ile birleşerek Mahmuthisar çayı adını alır. Ilgın Şeker Fabrikası yakınlarında Bulasan deresine katılarak çevresindeki araziyi sular. Kış mevsiminde Mahmuthusar'ın 500 m. kuzeyinde DSİ'nin kurduğu şantiyede beton kanallarla Battal deresi yoluyla Ilgın gölüne dökülür. Köyün kuruluş tarihi ile ilgili kesin bilgiler bulunmamasına rağmen Romalılar döneminde bir sanat ve ticaret merkezi olduğu bilinmektedir. 
Topraklık mevkiinde bulunan Roma dönemi kral mezarı Konya Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. Yeşil gölün üzerindeki tepelerde İslâmiyet öncesi dönemlerde şarap ve pekmez yapımında kullanılan üzümlerin ezildiği taş tekneler, çoğu toprağın altında olmasına rağmen görülmektedir. Oflazların evinde 600 kg. buğdayı içine alabilen, şarap veya pekmezin içinde saklandığı Romalılar'ın izlerini taşıyan süslü bir toprak küp mevcuttur. Köy içinde İlice ve Cami çayları arasında bulunan Mahmuthisar höyüğü üzerinde antik bir kaleye ait sur izleri bulunmaktadır. Doç. Dr. Hasan BAHAR'ın yaptığı incelemede höyükte İlk Tunç Çağı, Antikçağ ve Ortaçağ'a ait buluntular saptanmıştır. 
Höyüğün altında bir yer altı şehri olduğu, yakın zamana kadar güneybatıdan, şimdi taşlarla kapatılmış ve göçmüş 1 m. çapında giriş kapısı olduğu, girişte bir oda ve odadan ayrılan yolların olduğu buraya çocukluğunda giren emekli öğretmenler Şakir ERTOK ve Necati ÇAM tarafından anlatılmaktadır. 
Mahmuthisar höyüğü şimdi bir sit alanıdır. Dibek köyü, Kara köy, Yukarı köy, Sungur Bey adlı köyler şimdi mevkii adları olarak kullanılan eski yerleşim birimleridir. Bu mevkiler, eski temelleri ve mezarlıkları mevcut olan eski ören yerleridir. Ayrıca Dibek köyü ören yerinin altında da bir yer altı şehri olduğu girenler tarafından anlatılmaktadır. Köylülerin “Olimpus heykeli” diye anlattıkları ve Roma Olimpiyatları'nda ödül olarak verilmiş bir heykelin Akşehir Müzesi'nde olduğu söylenmektedir. Osmanlı dönemi 15. yüzyılda yazılmış vakıf defterlerinde ve İstanbul baş vekâlet arşivindeki Tımar Defterlerinde Mahmuthisar'ın 2 esas tımar sipahisinden bahsedilmektedir. Aynı defterde 5.600 Akçelik verginin, 1934 akçesinin Dediği Dede oğlu Genç Aslan'a ait olduğu, ayrıca köyde vergi vermeye mükellef 58 kişinin bulunduğu yazılıdır. Köylülerin “Kubbe” dediği, içerisinde mezar bulunan, dikdörtgen yapılı, Selçuklular dönemi etrafı mezarlık olan Sungur Bey türbesi, Abbas höyüğü, Yeşil göl antik mezar-mağarası, içerisinde sarkıt ve dikitlerin bulunduğu Astım mağarası ve keşfedilmeyi bekleyen ören yerleri ile Mahmuthisar şirin bir orman köyü ve mesire yeri olma özelliğiyle birlikte, bir tarih hazinesidir.
Fotoğrafta, Yeşil gölden Mahmuthisar manzarası.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Ilgın Pazarı

 Ilgın Pazarı 
Tarihiten günümüze uzun yıllardır, yaz kış demeden Ilgın merkezde, Camiatik Mahallesinde, her hafta pazartesi günleri kurulan temel ihtiyaçların ve yerel ürünlerin satıldığı Ilgın pazarı. 
Fotoğrafta, genellikle gıda maddeleri, yiyecek içecek, sebze, meyve ve yerel köy ürünlerinin satışının yapıldığı Ilgın Belediyesi Kapalı Pazar yeri genel görünümü. 

Ilgın Pazarı 19 Nisan 2021 Pazartesi itibariyle.
Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

Ilgın Belediyesi

 Ilgın Belediyesi 
Ilgın, Ayvadede Mahallesi, Ilgın Belediye Başkanlığı Binası.
Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

18 Nisan 2021 Pazar

Ilgın'ın Antik Dönem İsimlerinden Tyriaium

 Ilgın'ın Antik Dönem İsimlerinden Tyriaium

Kadim bir medeniyet geçmişine sahip Ilgın, günümüzden 3.500 yıl önce Milattan Önce 1500 - 1200 yılları arasında bir yerleşim yeri olduğu yapılan çalışmalardan biliniyor. Antik dönemde farklı isimlerle anılan Ilgın'ın Roma (Bizans) döneminde Tyriaium olarak biliniyordu. Alman coğrafyacı, Heinrich Kiepert'in Asia Citerior isimli haritasında Anadoludaki antik yerleşim yerleri arasında Ilgın'ı Tyriaium, Iconium'u Konya olarak gösteriyor.

Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM


Ilgın Çavuşçu Gölü

 Ilgın Çavuşçu Gölü
Ilgın, Çavuşçu Gölünde Balıkçılar ve arka planda göldeki adacık ile etrafındaki sazlıklar ve ufukta dağlar.

Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

17 Nisan 2021 Cumartesi

Ilgın'ın Büyük Selçuklu Döneminde Honaz'a Bağlanması

 Ilgın'ın Büyük Selçuklu Döneminde Honaz'a Bağlanması
Sultan Alparslan'ın 1071 yılında Malazgirt Zaferinden sonra Türklerin Anadolu'daki akınları ve fetihleri yayılarak devam etti. Süleyman Şah komutasındaki Büyük Selçuklular, Ilgın’ı 1077’de fethetmişlerdir. Anadolu Selçuklu Devleti döneminde Akşehir’in vilâyet olduğu, bu dönemde Ilgın’ın da bir Selçuklu vilayeti olan Honaz vilâyetine bağlandığı kaynaklarda geçmektedir. Buna göre Ilgın'ın, ilk Türk hakimiyetine geçtiğinde Honaz vilayeti sınırları içerisinde olduğu anlaşılıyor. Büyük Selçuklu hakimiyeti döneminde önemli bir merkez konumunda olan Honaz Vilayeti günümüzde ise Denizli ilinin bir ilçesidir.

Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

Ilgın Kaplıcaları Gece

Ilgın Kaplıcaları Gece
Şifalar Şehri Ilgın Kaplıcaları Termal Tesisleri Gece Görünümü. Tarih: Ocak 2020.
Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

Ilgın Hatıraları Ilgın At Arabacıları

 Ilgın Hatıraları Ilgın At Arabacıları
Ilgın merkezde Lala Mustafa Paşa külliyesi civarı. Bedestenin önümde müşteri bekleyen hatıralarda kalan at arabacıları.
Bedestenin önümde müşteri bekleyen hatıralarda kalan at arabacıları.
Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

16 Nisan 2021 Cuma

Ilgın Hamam Dağı ve Ilgın Kaplıcaları

 Ilgın Hamam Dağı ve Ilgın Kaplıcaları

Ilgın Hamam Dağı, Ilgın Kaplıcaları civarı ve genel Ilgın manzarası
Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM


Ilgınlı Müftü Tevfik Ulema

Ilgınlı Müftü Tevfik Ulema

Ilgın'dan yetişen, yakın dönem, önemli değerlerimizden Hafız bir babanın evladı, soyadı gibi alim bir ulema olan, kıymetli büyüğümüz meşhur Akşehir Müftüsü Kemboslu merhum Müftü Tevfik Ulema.
Tevfik Ulema, Ilgın'nın o dönemdeki bilinen adıyla Kembos köyünde yeni adıyla Gökçeyurt mahallesinde 1912 yılında doğmuştur. Bazı kayıtlarda doğum tarihi 1916 olarak geçmektedir. Kemboslu, Hafız Ali Efendinin oğludur. Tahminen 20'li yaşlarında eşi Ayşe hanımla evlenmiş ve bu evlilikten iki oğlu olmuştur.
Tevfik Ulema ilk tahsilini ve İslami eğitimini Kembos'da köyünde tamamlamıştır. Liyakatlı bir hoca olarak yetişen Tevfik Hoca, Ilgın ve Kadınhanı ilçelerine bağlı muhtelif köylerde İmam-hatiplik görevi yapmıştır. Tevfik Hoca, 1956 yılında Diyanetin açmış olduğu vaizlik sınavını da girerek kazanmıştır. 
Tevfik Hoca, Akşehir müftüsü İsa Bilgin’in müftülük görevinden ayrılmasından sonra 1957 yılında yeni Akşehir Müftüsü olarak göreve getirilmiştir. 
Akşehir’de 1957 yılından 1970 yılına kadar tam 13 yıl vefatına kadar kesintisiz olarak uzun bir dönem müftülük vazifesini başarıyla ifa etmiştir. Tevfik Hoca 1970 yılında yine Akşehir'de vefat etmiştir. Hocanın cenazesi Akşehir, Nasreddin mezarlığına defin edilmiştir.
Rahmetli Akşehir Müftüsü Tevfik Ulema 1962 yılında derleyerek "Son Asırlarda Akşehir Müftüleri" başlığı altındaki yazıları  mahalli gazetelerde tefrika etmiştir. Bu yayınlarda Tevfik Ulema, Akşehir’de görev yapan pek çok din alimleri, bilginleri ve müftüleri hakkında bilgiler toplamış ve yayınlamıştır.
Müftü Tevfik Ulema, bir peygamber aşığı, sevdalısı olarak Akşehir müftülüğü sırasında yazdığı Peygamber Efendimiz (S.A.V.)'i anlatan “Şemail-i Fahri Kainat” kitabını 1967 yılında Akşehir Kaplan Matbaasında bastırmıştır. Tevfik Ulema, Arapçaya vakıf bir alim olduğu için pek çok Arapça ve Osmanlı Türkçesiyle (Osmanlıca) yazılmış vesika, ferman ve vakıf kayıtlarının günümüz alfabesine çevirmiştir. 
Kıymetli Hocamız Tevfik Ulema'ya ve cümle geçmişlerimize Allah  rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun.
Fotoğrafta, Tevfik Ulema'nın Şemail-i Fahri Kainat kitabı.

Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

15 Nisan 2021 Perşembe

Ilgın Ayvatdede Mahallesi ve Ayvat Dede

 Ilgın Ayvatdede Mahallesi ve Ayvat Dede 

Ilgın Ayvatdede Mahallesine adını veren tarihte Ilgın'ın büyüklerinden olan Ayvat Dede. Kadim bir şehir olan Ilgın'ın merkezindeki Ayvatdede mahallesi adını Ayvat Dede diye anılan pek muhterem ve büyük bir Zat'tan adını aldığı naklediliyor. Ayvat Dede hakkında bildiğimiz tarihte Ilgın'da bu mahallede yaşamış ve daha sonra mahalle onun adıyla anılır olmuştur. Osmanlı dönemi Ilgın ile ilgili yazılı vesikalarda mahalle AyvatDede olarak geçiyor. Günümüzde Ilgın merkezdeki mahalle aynı isimle anılmaya devam ediyor.

Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

14 Nisan 2021 Çarşamba

Ilgın Tarihi Redif Taburu Merkez Konağı

 Ilgın Tarihi Redif Taburu Merkez Konağı

Osmanlı Devleti, Sultan II. Abdülhamid Han döneminde Miladi 13 Ekim 1894 tarihinde yapıldığı, Konya salnâmesinde belirtilmektedir. Tarihe şahitlik etmiş olan yapı kuzey - güney doğrultusunda dikdörtgen planlı ve iki katlıdır. Kesme taş malzemeli konak, sofalı Türk evi planındadır. Kuzeydeki taş merdivenlerle girilen konak, restore edilmiş olup kullanılmaktadır.

Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

Ilgın Mecidiye Mahallesi Uyuz Pınarı

 Ilgın Mecidiye Mahallesi Uyuz Pınarı

Ilgın Mecidiye Köyü, Uyuz Pınarı, Kapaklı köyü sınırında Yukarı Böcüklü mevkiindedir. Şifalı olduğuna inanılan bu çeşmenin suyunun tadı acıdır. Doğal kaynağın çevresinde oluşan çamur; uyuza, genellikle ellerde oluşan siğile, ayaklardaki nasır ve benzeri rahatsızlıkların tedavisinde uygulanmakta olup, olumlu sonuçlar alınmaktadır. Hayvanlarda görülen şap hastalığına da iyi gelmektedir. Uyuz Pınarının suyunun şifasını bilenler, duyanlar yakın çevreden ve bölge dışından tedavi için gelmektedirler.
Ilgın Mecidiye köyü Uyuz Pınarı, Ilgın civarındaki pek çok şifalı sulardan birisi olup doğal bir su kaynağıdır. 
Fotoğrafta Ilgın, Mecidiye Mahallesinde bir çeşme görülmektedir. 

Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

Ilgın Kaplıcaları Tarihi Sahip Ata Vakıf Hamamı

 Ilgın Kaplıcaları Tarihi Sahip Ata Vakıf Hamamı

Sahib Ata Fahrettin Ali, Selçuklu büyük veziridir. Sahip Ata Fahrettin Ali, daha çok Sâhib Ata veya Sahib diye tanınırdı. Selçuklu Devletine 22 yıl vezirlik yapan Sahip Ata Oğullarından Fahreddin Ali, dönemindeki Moğolların baskısından usandığı için Akşehir’e bağlı Nadir köyüne yerleşmiştir. Başkent Konya'daki Selçuklu Devleti hükümdarı, Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Ilgın’ı kendisine tımar olarak vermiştir. Sahip ata Oğlu Fahreddin Ali bu dönemde Ilgın kaplıcanı dönemin meşhur mimarı Mimar Kaluyan el-Konevi'ye Hicri: 666 Miladi: 1267 senesinde inşâ ettirilmiştir.

Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

Ilgın Sivri Dağı

 Ilgın Sivri Dağı
Ilgın'ın kuzeyinde, Tekne dağları tepeler halinde uzanırken, kuzey doğusunda koni biçiminde yüksek bir tepedir Sivri Dağı. Ilgın ilçesinin Orhaniye Mahallesi yakınındadır. Orhaniye köyünün eski bu dağa istinaden adı Sivridir. Tabandan itibaren en yüksek noktası yaklaşık olarak 220 m'dir. Harita koordinatları: (Enlem ve Boylam)   38°17'39"N   31°56'51"E. Eteklerinde mermer madeni ve işletilen taş ocakları mevcuttur. Sivri, genel olarak çıplak ve ağaçsız bir görünüme sahiptir.

Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

Ilgın Meslek Yüksek Okulu

Ilgın Meslek Yüksek Okulu
Selçuk Üniversitesi Ilgın Meslek Yüksek Okulu


Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

Ilgın Tarihi Selçuklu Dönemi

 Ilgın Tarihi Selçuklu Dönemi

Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubat sırasıyla önce 1220 yılında Ilgın'ın idaresini kayınbabası Kir Farid’e verdi. Daha sonra Alâeddin Keykubat 1227 yılında Ilgın'ı Akşehir ile birlikte Erzincan’ı kendisine teslim eden ve  yardımlarda bulunan Erzincan ve Erzurum bölgesi beylerinden Mengücek oğlu Davut Şah’a tımar olarak vermiştir. 
Mengücek oğulları, Anadolu Selçuklu Devleti'ne bağlanan son Türk beyliğidir.
Tımar sistemini açıklamak gerekirse; devlet mülkiyetindeki toprakların idaresinin devlet memuru statüsünde bulunan kişilere bırakılmasına dayanmaktadır.
Ilgın, daha sonra Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahrettin ve oğullarının eline geçmiştir.
Alaeddin Keykubat, 1236 yılında Ilgın'da Anadolu'nun ilk Türk hamamını inşa ettirmiştir. Fotoğrafta, Ilgın Kaplıcaları Vakıf Hamamı kitabesi görülüyor.

Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

Ilgın Camileri Yavuz Selim Camii

Ilgın Camileri
Ilgın, Camiatik Mahallesi, Yavuz Selim Camii 
Bugün, Hicri 1 Ramazan 1442
Mevla, oruçlarımızı kabul eylesin.
Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

Ilgın Camileri Bayraktar Camii

Ilgın Camileri
Ilgın, Behlülbey Mahallesi, Bayraktar Camii.
Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

9 Nisan 2021 Cuma

Ilgın'ın Fethi ve Süleyman Şah

 Ilgın'ın Fethi ve Süleyman Şah 

Anadolu Selçukluları, Sultan Alparslan'ın 1071 senesi Malazgirt Savaşında elde ettikleri büyük zaferden sonra Roma (Bizans) direnişi aşılınca Selçuklu Müslüman Türkler Anadolu'ya aileleri, kadınları, çocukları ve mallarıyla gelip yerleşmeye başlamıştır. Büyük Selçuk Sultanı Melik Şah'ın komutanlarından Türkiye Anadolu Selçuklu Devleti'nin kurucusu Kutalmışoğlu I. Süleyman Şah'ın 1077 yılından başlayıp 1086 yılına değin sürdürdüğü fetihler ve savaşları sırasında Ilgın bir Selçuklu Türk şehri olmuştur. Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu ve ilk hükümdarı, I. Süleyman Şah, Selçuk Bey'in oğlu Arslan Yabgu'nun torunudur. Babası Kutalmış Bey'dir. Bu dönemde Roma Bizans imparatoru Aleksios Komnenos akın akın gelen Türkleri Akşehir yöresinde durdurmaya çabalamış ancak başarılı olamamıştır. Roma İmparatoru Ilgın, Akşehir ve çevresindeki Rum köylerini de 1116 senesinde boşaltarak geri çekilme kararı almıştır. Rumların terk ettiği bu arazilere ve köylere artık Türkler yerleşmeye başlamıştır.

Ilgın ve civarını 1077 yılında fethederek bizlere vatan yapan Anadalu Selçuklu Devleti kurucusu, ecdadımız, Kutalmışoğlu I. Süleyman Şah'ın makamı ali, mekanı cennet olsun.

Fotoğrafta Selçuklu Kartalı Konya İnce Minareli Medrese Taş ve Ahşap Eserler Müzesi'nde sergilenmekte olan Selçuklu döneminden kalma çift başlı kartal motifli mimari parça görülüyor.

Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM
D. Avcioglu Türklerin Tarihi

Ilgın Şeker Fabrikası'nın Yapılası Kararı 1952

Ilgın Şeker Fabrikası'nın Yapılası Kararı

Ilgın Şeker Fabrikası 31 Mart 1952 tarihli Akşam gazetesi 4. Sayfa haberine göre:

Konya'da Şeker Fabrikası başlığıyla verilen haberin ayrıntılarında, "Marshall yardım planından 7,5 milyon lira tahsis edildi. Bir müddetten beri etütleri yapılmakta olan şeker fabrikasının Ilgın merkez ilçesinde inşa edileceği kesinleşmiştir. Kurulacak fabrikaya, Marşal yardım planından 7,5 ve Ilgın pancar müstahsillerinden bir milyon lira sağlanmıştır." deniliyor haberde.

Ilgın Şeker fabrikası malum olduğu üzere 1982 yılında açıldı. Ancak bu gazete haberine göre bundan 30 yıl önce burada açılmasına karar verildiği görülüyor. Karar verildikten sonra epey sürüncemede kaldığı anlaşılıyor. Türkiye'de en son yapılan şeker fabrikaları arasında yapılarak hizmete açıldı. Bu gazete kupüründen de anlaşılacağı üzere Ilgın Şeker Fabrikasının Akşehir'e yapılacağı söylentisinin de asılsız olduğu bu kararın ilk ve tek başına Ilgın için alındığı konunun Akşehir ile bir ilgisinin olmadığı anlaşılıyor.

Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

Ilgın Mecidiye (Havuşlu) Mahallesi

Ilgın Mecidiye (Havuşlu) Mahallesi 

Ilgın, Mecidiye Köyü eski adı ile Havuşlu, köyünün 10 km. güneybatısında, Akşehir ve Ilgın karayoluna 3 km bir yolla bağlanır. Böcüklü, Tokadınarkası, Ayazma, Sarı Gazi, Havuşlu gibi yöresel adlar alan mevkilerle çevrili düz bir arazi üzerinde kurulmuştur. Havuşlu denilen ve eski köyün kurulduğu mevkide Havuşlu deresinin önünde sulama amaçlı bir gölet yapılmıştır. Köy 1893 yılında Osmanlı-Rus harbinden sonra yurdumuza getirilen Ahıska Türkleri tarafından kurulmuştur. Havuşlu ve Hüyük mevki köyün eski bir yerleşim yeri olduğunu gösteren çanak ve çömlek parçalarının bulunduğu ören yerleridir. Havuşlu adını bu mevkiden almıştır. Daha sonra “Mecidiye” olarak değiştirilmiştir. 
Mecidiyenin Tarihçesi 
Mecidiye, Osmanlı Devleti, Padişah Sultan Abdülmecid döneminde inşa ettirilen, yerleşim birimleri ve birçok yeniliğe verilen ortak addır. Mecidiye ismi taşıyan her yer, yapı ve kuruluş Sultan Abdülmecid döneminden günümüze gelen hatıralardır.
Osmanlı-Rus Savaşı, 1878 (1293) halk arasında (93 Harbi diye bilinen ve Türk tarihi için bir felâket olan, dokuzuncu Osmanlı Rus savaşında Ardahan'ın Posof ilçesi de işgal edildi. Bu savaşla Kırk Yıllık Kara günler başladı. Bu esaret, göçlere sebep olmuş, birçok insan, ata yurdunu, baba ocağını terk ederek Anadolu içlerine çekilmiştir. Mecidiye (Havuşlu)da bunlardan biridir. 93 Harbi felâketiyle vatandan ayrı düşenler 1876 (Rumi 1293) yılında Posof İşgal edilince LAMİYAN (Çayırçimen), SUSKAP (Aşıkzülali), ŞUVASKAL (Gönülaçan), VARHANA (Uluçam), CACUN (Doğrular), Köylerinden ve Batum'dan göç etmişlerdir.
Bu bölgeyi 1883 yılında dolaşan bir Rus bilgininin Posof'la ilgili notlarında, bölge halkının tamamının Türkçe konuştuğunu, yine bu notlarda, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra, Posof' tan 331 hane (aile) Anadolu' ya göç ettiği, bunlardan 103 ailenin geri döndüğü belirtilmektedir. Muhacirlik ilk olarak, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından başlamıştır. Mecidiye Köyümüzün Kurulduğu tarih kesin bilinmemekle birlikte 1873 ile 1876 ve En son 1921 yılında gelenler olduğu bilinmektedir.
Nuri Korkmaz, (1940), asker ve siyasetçi Ilgın Mecidiye doğumludur.
Nuri Korkmaz, Kara Harp Okulu ve Kara Harp Akademisi mezunudur. Kara Harp Akademisi ve Millî Güvenlik Akademisi Öğretim Üyeliği, 6. Kolordu Kurmay Başkanlığı, Ege Ordusu Harekât Başkanlığı, 29 Eylül 1980-2 Aralık 1981 tarihleri arasında Adana Belediye Başkanlığı, Demokratik Sol Parti Kurucu Üyeliği, TBMM XVII. Dönem Adana Milletvekilliği yapmıştır. Evli ve üç çocuk babasıdır.
Mecidiye köyünün 3 kahvehanesinde köy kurulduğundan bu yana iskambil, okey vb. hiçbir oyun oynanmamıştır. Ahıska Türklerinin yaşadığı bu köyden kız alanlar dahil, dışardan hiçbir kimse yerleşmek amacıyla kabul edilmemiştir. Dört mahalle fırınında kendilerine has fırın ekmeği yapılır. Fırınlarda Saman yakılarak pişirilen bu ekmeklerin ortası deliktir. Mecidiye köyünün Geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. 
Fotoğraf, Ilgın Mecidiye Mahallesi 2020 Senesi.
Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

Ilgın Turabi Camii ve Tarihi Turabi Çeşmesi

 Ilgın Turabi Camii ve ecdat yadigarı tarihi Turabi Çeşmesi genel görünüm

Ilgın Turabi Camii ve ecdat yadigarı tarihi Turabi Çeşmesi genel görünüm.
Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM


6 Nisan 2021 Salı

Ilgın Nüfusu

Ilgın Nüfusu

 Ilgın'ın TÜİK Türkiye İstatistik Enstitüsü verilerine göre 2007 ile 2020 yılları arasındaki kadın erkek ve toplam nüfus rakamları.

2020 Yılı itibariyle Ilgın'ın toplam nüfusu 54.315 kişi olarak kayıtlara geçmiş görünüyor.

Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM


Ilgın'ın Fethi ve Süleyman Şah

 Ilgın'ın Fethi ve Süleyman Şah 

Anadolu Selçukluları, Sultan Alparslan'ın 1071 senesi Malazgirt Savaşında elde ettikleri büyük zaferden sonra Roma (Bizans) direnişi aşılınca Selçuklu Müslüman Türkler Anadolu'ya aileleri, kadınları, çocukları ve mallarıyla gelip yerleşmeye başlamıştır. Büyük Selçuk Sultanı Melik Şah'ın komutanlarından Türkiye Anadolu Selçuklu Devleti'nin kurucusu Kutalmışoğlu I. Süleyman Şah'ın 1077 yılından başlayıp 1086 yılına değin sürdürdüğü fetihler ve savaşları sırasında Ilgın bir Selçuklu Türk şehri olmuştur. Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu ve ilk hükümdarı, I. Süleyman Şah, Selçuk Bey'in oğlu Arslan Yabgu'nun torunudur. Babası Kutalmış Bey'dir. Bu dönemde Roma Bizans imparatoru Aleksios Komnenos akın akın gelen Türkleri Akşehir yöresinde durdurmaya çabalamış ancak başarılı olamamıştır. Roma İmparatoru Ilgın, Akşehir ve çevresindeki Rum köylerini de 1116 senesinde boşaltarak geri çekilme kararı almıştır. Rumların terk ettiği bu arazilere ve köylere artık Türkler yerleşmeye başlamıştır.

Ilgın ve civarını 1077 yılında fethederek bizlere vatan yapan Anadalu Selçuklu Devleti kurucusu, ecdadımız, Kutalmışoğlu I. Süleyman Şah'ın makamı ali, mekanı cennet olsun.

Fotoğrafta Selçuklu Kartalı Konya İnce Minareli Medrese Taş ve Ahşap Eserler Müzesi'nde sergilenmekte olan Selçuklu döneminden kalma çift başlı kartal motifli mimari parça görülüyor.

D. Avcioglu Türklerin Tarihi
Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

Ilgın 15 Temmuz Şehitler Meydanı Anıtı

Ilgın 15 Temmuz Şehitler Meydanı Anıtı

İstiklâl Marşı (Osmanlı Türkçesi: استقلال مارشى)
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar.

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder, varsa taşım,
Her cerihamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruhumücerret gibi yerden naaşım,
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl.
Mehmet Akif Ersoy

Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM

Ilgın Tarihi 1. Haçlı Seferinde Ilgın

Ilgın Tarihi 1. Haçlı Seferinde Ilgın 

Haçlı seferleri, 11. yüzyılın sonlarında Avrupa dünyasının “Kudüs’ü kurtarma” sloganı ile, Müslüman Türkleri Anadolu’dan atmak ve bütün Ortadoğu’yu ele geçirmek için başlattığı Hristiyan haçlı ordularının yaptığı saldırılara verilen ad.

Bu seferlere katılanlar giysilerinin üstünde Hristiyanlığın sembolü olan haç işareti taşıdıkları için bu ad verilmiştir. 1096 yılında başlayan Haçlı seferleri, 1291’de Latin Hristiyanların Doğu’da son merkezi olan Akkâ’dan çıkarılmasına kadar süren yaklaşık iki yüzyıllık bir dönemi kapsar. Bu dönem içinde dokuz büyük sefer yapılmış, bu seferler arasında bazı küçük girişimler de olmuştur. Daha sonra Türk-İslâm dünyasına karşı yapılan bütün savaşlar da Haçlı seferleri olarak değerlendirilmiştir.

Birinci Haçlı seferi diğer Haçlı Seferleri gibi dalga dalga çoğunluğu dinsel heyecana kapılmış fakat önemli bir kısmı ise şahsı için macera ve avantaj arayan sürüler halindeki Avrupalı Hristiyanların o zaman yine Hristiyan olan Avrupa üzerinden ve Balkanlardan yürüyerek, Müslüman arazilere girmeleri Anadolu'da Anadolu Selçuklu Devleti ve hükümdarı Kılıç Arslan elinde bulunan arazileri yakıp yıkarak katliamlar yaparak Antakya'ya varmaları; 

Dönemin Selçuklu Sultanı, Kılıç Arslan, Dorileon Muharebesinden sonra Haçlı ordusunu uzaktan gözleme stratejisi uyguladı ve Haçlı ordularının en çabuk bir şekilde Anadolu'dan geçmesine izin vermeyi ve onlarla doğrudan doğruya çatışmaya girişmeme stratejisini tercih etti.

Birinci Haçlı seferi 1096 - 1099 tarihlerideki ilk haçlı seferinde Haçlı orduları Uluborlu (Polybotus), Yalvaç (Antioch-Pisidia), Akşehir (Philomelium), yoluyla gelip Ilgın (Triaium) da diğer yerleşim yerleri gibi yakıp, yıkıp, yağmalayarak Ladik (Laodicea), Konya (Iconium), Ereğli (Hereclea) istikametinde devam etmişlerdir. Antakya (Antioch) kuşatmasından sonra oradan Suriye ve Lübnan üzerinden sonra Filistin'e ve Kudüs'e varmaları ve 1099 yılında Kudüs kuşatması, ele geçirilmesi ve katliamı şeklinde gerçekleşmiştir.

Heinrich Kiepert Asia Citerior haritasında Ilgın'ın adı "Tyriaium" olarak geçiyor.

Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM



İstanbul Ilgınlılar Derneği 2021

 İstanbul Ilgınlılar Derneği 2021


Kaynaklar:
Ilgın Araştırmaları / Beytullah YILDIRIM