Ilgın Argıthanı'nın Derbent Oluşu
Argıt Beldesi, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı döneminde bir köydür. Anadolu Selçukluları zamanında kurulan Argıt Köprüsü yakınındaki bu köy, Hoca Ahmed Yesevi Dervişi Ehli Sünnet, İslam öğretisini ve Sünni Müslümanlığı yaymak ve bu toprakları Türk İslam mayasıyla mayalamak için buraya yerleşen Argıt Dede'den adını almıştır. Argıt Dede'nin Tekke ve zaviyesinin çevresinde toplanan Türkmen ve Yörükler bölgeyi bir Müslüman Türk yurdu haline getirmişlerdir.
Osmanlı döneminde yol emniyetinin sağlanması ve zaman içerisinde meydana gelen mümayiş olaylarının kontrol altına alınabilmesi için kurulan Ilgın sınırları içerisinde bulunan iki derbent biri güneydeki Çiğil'in devamındaki günümüzde ilçe olan Derbent ve Ilgının batı istikametinde olan Argıt Köyü, Argıthanı'dır.
Derbentler Türkler Anadolu’ya geldikten sonra, kervanların güvenliğini sağlamak için, iskan politikasını kolaylaştırmak, ticaret, ulaşım ve seyahat açısından oldukça önemli olan bu yollar ve güzergâhlar, adeta ülkenin can damarlarını teşkil etmekteydi. Önemli ticaret yolları ve geçitler üzerinde kurulan derbendler, yol boyunca bir emniyet zinciri görevini yürütmekle birlikte, yeni alanlar derbendlerle ziraata açılmakta, bölgede kurulan köyler ve derbend mahallindeki yerleştirmeler ile iç iskân meselesi de çözüme kavuşturulmaktaydı.
Akşehir ile Ilgın arasında bulunan ve yeniden imâr edilen Argıthanı eşkıya tehdidi altında olan önemli bir mevkide olup, öncelikli olarak câmi’, mekteb, hamam, mahkeme ve su yolları yapılarak Akşehir’deki başıboş re’âyânın buraya nakli için Konya vâlisi ile Akşehir kâdısına emirler gönderilmiş, aynı şekilde Ilgın kâdısından 30-40 hâne ziraat yapabilecek vasıfta başıboş re’âyâ temin edilmesi istenmiştir. Devlet, Argıthanı’nın şenlendirilmesi için buraya 200 hâne toplamayı tasarlamış olmasına rağmen, 135 hâne yerleştirebilmiştir. Ilgın ve argıthanı, Osmanlı döneminde önemli bir ticaret yolu olan İstanbul-Bağdat güzergâhı üzerinde bulunmasından dolayı ticarî açıdan büyük gelişmeler göstermiştir. Osmanlılar döneminde işlek bir yol olan Anadolu’nun Sağ Kol Güzergâhı üzerinde bulunan Ilgın, resmî evrâk taşıyan ulaklara, ibâdet amaçlı yolculuk eden hicaza giden hacılara ve hareket hâlinde olan ordulara hizmet veren Osmanlı Devleti menzil sistemlerinin önemli bir parçası olmuştur.
Derbenten Köylerin babı-ı ali tarafından çizilen bir hududu vardır . Derbentçiler, belirli hudut içindeki araziyi gözetlemek ve beklemekle görevli idiler. Bu yüzden diğer Derbendin sınırına müdahale edemezdi. Bu hudut içinde kalan hanlar, köprüler ve yolları beklemek, seyahat edenleri korumak onların sorumlulukları içinde bulunuyordu. Derbentçi köyler, köy sınırı içindeki yerler ile birlikte civardaki özenli geçit ve yollarda nezaret ediyordu. Yani bunlar için yeniden bir sınır çizmek diye bir problem yoktu. Fakat ıssız yerlerde kurulan han ve derbentlerde bunu teferruatı ile birlikte tespit etmek gerekiyordu. Sınır ihtilaflarının doğurduğu toprak anlaşmazlıkları hükümeti meşgul ederken bu gibi meydana gelecek problemleri önlemek istiyordu. Yeni kurulmuş veya düzen verilmiş müstahkem derbentlerden bazısına ait hudut name bulunmaktadır. 1721 yılında Konya’ya tabi Argıthanı Derbendi hudut namesi Hicri 18 Zilkade 1133, Miladi 11 ekim 1721 de Konya valisi Vezir Osman Paşa’nın huzurunda Ilgın, Doğanhisar ve Akşehir naiplerinin de imzalarının bulunduğu hanlar ve derbentler hususunda mübaşir tayin edilen Dergah-ı Ali kapıcı başılardan Bahri Mehmet Ağa tarafından tespit edilmiş, bu hududun temyizi gösteren belge ile İstanbul’a gönderilmiş ve baş muhasebeye kaydedilmiştir .
Konya’da Argıthanı derbentleri 25 Ocak 1721'de verilen muaf namede Ziraat yaptıkları arazinin öşürünü toprak sahibine verdikten sonra, 2-3 yıl imdad-ı seferiye ve hazariye (Savas ve Savaş dışı vergi) ve tekalif’i örfiye, ve öşür (örfi ve ağır görevler ve öşür) dür. Rutebi (rutbeler) isteğinden muaf tutulmuşlardır.
Argıt Köyünün "Derbent" oluşu ise, Osmanlı Devleti, Sultan III. Ahmet’in saltanat devrinde Damat Nevşehirli İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. Şehirler kurmakta, mamureler inşa etmekte deha derecesinde bir kudret gösteren İbrahim Paşa bir eşkıya barınağı haline gelen bu geçitlere bir derbent kurmak için derhal imar ve iskan faaliyetlerine girişmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder