22 Mart 2022 Salı

Ilgın Ağacı ve Minber'in tarihi

 Ilgın Ağacı ve Minber'in tarihi

Dinimiz İslam'ın, iki cihan serveri, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s)'in Medine'de inşa ettirdiği Mescid-i Nebevi'nin içerisinde önceleri bir minber bulunmuyordu. Cemaatin çoğalması nedeniyle Hz. Peygamberimiz (s.a.s) kalabalık cemaatin ders ve hutbeleri daha rahat duyulabilmesi için, Hicretten yedi yıl kadar sonra ilk minber yapıldı. Hz. Peygamberimiz (s.a.s) o zamana kadar bir hurma kütüğüne yaslanarak ve kerpiçten yapılmış bir set üzerine çıkararak cemaate hitap ediyordu.

Minber, sözlükte “yükselme; yükseltme” anlamlarındaki "nebr" kökünden türeyen minber kelimesi “kademe kademe yükselerek çıkılan yer” demektir. Genelde camilerde hatibin hutbe okurken daha iyi görülmek ve sesini daha iyi duyurmak üzere çıktığı basamaklı mimari unsurdur.

Hz. Peygamber'in ashabıyla istişaresinden sonra isteği üzerine, bir kadının marangoz olan kölesi tarafından, ilk minber yapılmıştır. Ustanın adıyla ilgili farklı rivayetlerden, minber yapımıyla bir kaç kişinin ilgilendiği anlaşılmaktadır. Ahşap yani tahtadan olan ilk minber, Medine'den Şam tarafına doğru dokuz millik bir mesafede bulunan ormandan kesilen ve günümüzde Kaplıcalar diyarı şehrimizin ismi ile aynı olan Ilgın ağacı kullanılarak yapılmıştır. Bu ilk minber, iki basamaklı ve üst tarafında bir oturma yerinden ibaretti. Oturma yeri ile birlikte toplam 3 kademe ve yaklaşık bir metre yüksekliğinde idi. Mescitte yerine konulup, Allah Rasulü (s.a.s)'in üzerine ilk çıktığında, daha önce yaslanarak hitap ettiği hurma kütüğünden bazı inilti sesleri duyuldu. Hz. Peygamber, hurma kütüğünü eliyle okşayınca inleme sesi kesildi. Bu olay, Ashabın huzurunda cereyan ettiği için pek çok kimse tarafından rivayet edilmiştir. Hatta bu konu ile ilgili hadislerin tevatür derecesine ulaştığı öne sürülmüştür.

Hz. Peygamber vefat edince ilk halife Hz. Ebu Bekir (r.a.) edebinden dolayı minberin ikinci basamağında, Hz. Ömer (r.a.)de ilk basamağında hutbe irad etmişler, hutbe okumuşlardır. Hz Osman (r.a.) ise üçüncü basamağa kadar çıktı. Çünkü o da bir basamak inseydi yerde hitap etmesi gerekecekti. Bu ise sünnete aykırı olurdu. Minber'in kapısına ilk perde astıranın da Hz Osman (r.a.) olduğu rivayet edilir.

Hz. Peygamber'in minberi hicri kırk dokuz tarihine kadar daha önceki hali üzere kalmıştır. Muaviye b. Ebi Süfyan Sultan olunca siyasi nüfuz ve gücünü arttırmak için minberi Şam'a nakletmek istedi. Bunun için Medine valisi Mervan b. el-Hakem'e mektup gönderdi. Ancak minber sökülmeye teşebbüs edildiği sırada güneş tutuldu. Medine ufuklarının kararmasını manevi bir işaret olarak kabul eden Mervan, düşüncesinden vazgeçti. Minberin alt kısmına altı basamak daha ilave ettirerek, basamak sayısını dokuza çıkardı. Mervan, cemaat çoğaldığı için bu yola başvurmuştu.

İlk minber bu şekliyle Hicri 654 Miladi 1256 senesindeki yangına kadar devam etti. Mermerden olan Mescid-i Nebevi'nin son minberi Osmanlı Sultanı III. Murad Han tarafından inşa ettirilmiştir.

Mescid-i Nebevi'de müslümanların en fazla rağbet ettikleri yer Minber'le Hz. Peygamber'in kabri arasıdır. Çünkü Hz. Peygamber burasını Cennet'ten bir bahçe olarak nitelendirmiştir (İbn Sa'd, I, 253). Bazı hadislerde ise minberin Havz'ın üzerinde olduğu ve cennet kapılarından biri bulunduğu bildirilmektedir.

Hz. Peygamber'in hayatında bir ilim kürsüsü, bir idare makamı özelliği olan minber, ondan sonra hutbeler dışında halifelerin üzerinde bey'at aldıkları ve göreve başlarken çıkmayı mutad hale getirdikleri bir yer olarak fonksiyonunu sürdürmüştür. Hakimiyetin sembolü haline gelen minber, valilerin göreve başlarken ve ondan ayrılırken çıktıkları hükümdarın temsilcisi olarak oturdukları bir makamdı. İlk asırlarda valiler ellerinde asa ile ayakta hutbe okurlardı. Mescidlerin kazai fonksiyonları da, genellikle minber yanında gerçekleşiyordu. Hz. Peygamber (s.a.s)'in minberi yanında yalan söylenemeyeceği ve bunu yapanın Cehenneme gireceğini belirten sözleri sebebiyle olmalı, genellikle zanlılara minberinin yanıbaşında yemin ettirilirdi.

Mescid-i Nebevi'den sonra ilk minber Mısır'da Amr Camii'ne konuldu. Ancak başlangıçtaki hükümranlıkla ilgili fonksiyonu sebebiyle olmalıdır ki Hz. Ömer (r.a.)'ın emriyle bu minber kaldırıldı. Hicri 132 yılından itibaren Mısır'da eyalet camilerine minberin konulmasıyla minber, bütün cuma camilerine yayıldı. Ahşap ve mermer işçiliğinin en güzel örneklerini teşkil edecek minberler yapıldı. Ahşap minberlerin en eski örneği Keyravan Camii minberidir. Kurtuba'daki Hakem II minberi kaynakların verdiği bilgilere göre çok değerliydi. Tekerlekler üzerinde yürütülebilen minberde Hz.Ömer'e ait bir Kur'an nüshası da bulunmaktaydı. Anadolu'da en eski minber Konya Alaaddin Camii'nin ahşap minberidir. Kendisinden sonrakilere örnek teşkil etmiştir. Selçuklu taş minberleri ise kötü tamirler sonucu özelliklerini yitirmişlerdir. Osmanlı döneminde mermerden yapılan minberler yaygındır. Bitki motifleri ve geometrik şekillerle süslenen minberler camiin iç süslemesi ve mimari üslubuyla bir bütünlük arzetmektedir.

Günümüzde minberler beş, yedi, dokuz veya daha fazla basamaklı olur. İmam, genellikle yedinci basamakta durur. Ancak bu durum, camiin ve dolayısıyla minberin büyüklüğüne göre değişiklik gösterebilir.

📍Fotoğrafta, Ilgın Şehir merkezinde Ilgın Lala Mustafa Paşa (Kurşunlu) Camii ahşap minberi görülüyor. Ahşap minber korkulukları, ajurlu geometrik kompozisyonları ile dikkati çekmektedir. 

Ilgın Araştırmaları Beytullah YILDIRIM

https://ilginarastirmalari.blogspot.com

#Ilgın #IlgınAraştırmaları #İstanbulIlgınlılarDerneği #IlgınAğacı #Minber #IlgınKurşunluCamii
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder