12 Haziran 2021 Cumartesi

Şair Atilla İlhan Hatıralarında Ilgın

Şair Atilla İlhan Hatıralarında Ilgın

Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Şair Attilâ İlhan’ın çocukluk yılları babasının resmî görevi sebebiyle Ilgın’da geçti. 

Babası kaymakam olarak Ilgın’a tayin edildiği için babası, annesi ve kardeşiyle birlikte trenle Ilgın’a gelirler. Kardeşi Çolpan İlhan o tarihte yeni doğmuş bir bebektir. Aileyi Ilgın istasyonunda kaymakamlıktan bir heyet karşılar. Ilgın’a ilk geldiği günlere dair izlenimlerini ileriki yıllarda yaptığı söyleşilerde ve eserlerinde anlatır. Çocukluğu İzmir gibi büyük ve gelişmiş bir şehirde geçen Attilâ İlhan için Ilgın yılları¸ Anadolu insanını yakından tanıma fırsatı verir. Evlerine yerleştikleri ilk akşam ziyaretlerine gelen Miyase Nine tüm ailenin hoşuna gider ve Ilgın’da kaldıkları süre içerisinde bu Ilgınlı hanımla sıkça görüşürler, dost olurlar. Attilâ İlhan 1932 yılında başladı ilköğrenimini yeni bitirmiş bir öğrenci olarak çevresini ve olan bitenleri dikkatli bir şekilde gözlemler. 1937 yılında Ilgın'da o yıllarda Ortaokulun olmaması nedeniyle 1937-1938 döneminde okuyamadı. Bu günleri anlattığı hatırasında Ilgın'da sadece İlkokul olduğu için babası onu tekrar ilkokul beşinci sınıfa gönderilir amaç ilkokul son sınıfı bir kez daha tekrar etmesidir. Kaymakam babasının Konya'da bir ortaokula yazdırma çabaları da netice vermeyince mecburen aynı sınıfı tekrar edecektir. 

Ilgındaki beş sınıflı İlkokulun dördünün hocası vardır ama bir sınıfa girecek hoca yoktur. Orada Attilâ İlhan'a birinci sınıfların başında durma görevi verilir. İzmir'de yaşadığı rahat burjuva aristokrat hayatından sonra yokluk ve sefaletle bu Anadolu kasabasında tanışır. Bu izlenimlerini de şu şekilde aktarmaktadır:

"Ilgın ilçesinin ilkokulunda öğretmen gibi yoklama kâğıdı alıp, çocukların başına gidiyorum! Sınıfa ilk girişimi hiç unutmam. Böyle bir şeyi unutmam mümkün değil. Daha kapıdan girerken bir şeye çarptım, adeta böyle çarptım: Bir koku! Aman yarabbi! Bu koku nereden geliyor? İçeriye girdim; çocuklar oturmuşlar, hayretle bana bakıyorlar, minik minik çocuklar. O kokuyu iyice merak ettim, sonunda keşfettim: Sefalet kokusu! Çok acı bir koku."

"Okulda (İzmir'de) okurken bir Anadolu yaratmıştım ben kafamda. Ve o Anadolu İzmir'den pek farklı değildi. Çok ciddi bir hayal kırıklığına uğradım; çünkü bize durmadan "Sen ne güzel bulursun / Gezsen Anadolu'yu" şarkısını söyletirlerdi. Anadolu güzel müzel değildi, çok zor durumdaydı. İşler kötüydü, yoksulluk diz boyu. Toprak evlerdeki hayatlar çok çetindi. Sonradan öğrendim, bizim oturduğumuz ev, vaktiyle bir Ermeninin eviymiş, imparatorluk zamanından kalma."

Babası Muharrem Bedreddin Bey¸ Ilgın’da üç yıl süreyle kaymakam olarak görev yapar ve bu süre zarfında Ilgın’da ikamet ederler. Ilgın’da geçen yıllar¸ Attilâ İlhan için müthiş bir tecrübe ve gözlem imkânı verir. Şair Atilla İlhan “Anadolu’ya gitmesem ben, ben olmazdım” der.

Fotoğraf, Ilgın 1960'lı yıllardan bir görünüm.
Kaynaklar:
Beytullah Yıldırım / Ilgın Araştırmaları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder